Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “Merkez Yönetim Kurulu
ve İl Başkanları” toplantılarının ardından gündemle ilgili açıklamalarda
bulundu
13 Haziran 2014 Cuma 19:20
Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu ve
İl Başkanları toplantısı iki ayrı oturum halinde dün gerçekleştirilmiştir.
Bu kapsamda Türkiye’nin önemli iç ve dış meseleleri
ele alınmıştır.
Cumhurbaşkanı Seçim süreci hakkında değerlendirmelerde
bulunulmuş, Türk bayrağına yönelik çirkin ve hain saldırıyla birlikte Irak’taki
tehlikeli olaylar ayrıntısıyla görüşülmüştür.
Türk milleti
Diyarbakır’da sahnelenen bayrak husumetinin şokunu atlamadan bu defa da aziz
Türkmen kentlerine dönük mütecaviz saldırı ve işgal haberleriyle sarsılmıştır.
Vahşi terör örgütü Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)
isimli şebeke; Irak Türkmenlerini can evinden vurmak, hayat ve varlık haklarını
imha etmek için harekete geçmiştir.
Allah korkusundan ve insan sevgisinden mahrum
barbarlar Türkmenlerin ismet-i haremine musallat olmuşlardır.
Her gün patlayan bombalarla ve sistematik şiddet
eylemleriyle toplu ve kitlesel kıyıma maruz kalan soydaşlarımız vahim bir
karanlığın içine sürüklenmiştir.
Türkmenler ölüm tuzağına sokulmuş ve vahşet
çemberine alınmıştır.
Mesele çok ciddi olup kayıtsızlığa, ipe un seren
duyarsızlığa hiç kimsenin tahammülü kalmamıştır.
Türkmenler feryat ve figan etmekte, gözyaşları ve
kayıplar her geçen gün sele dönüşmektedir.
Musul ve Selahaddin kentleri başta olmak üzere,
Türkmenlerin yaşadığı birçok yerleşim birimi IŞİD militanları tarafından işgal
edilmiştir.
Kerkük ise boşluktan istifade eden, çoktandır uygun zaman kollayan Peşmergenin eline geçmiş, sonuçta
Türkmen coğrafyası iki ateş arasında kalmıştır.
Görüldüğü kadarıyla Irak merkezi ordusu dağılmış,
askerlerden üniformayı çıkaran kaçmış, Bağdat’a giden yollar adeta açılmış ve
boşaltılmıştır.
Irak’ın işgali esnasında sergilenen acizlik ve
korkaklıklar bir kez daha tekrarlanmıştır.
Bu gelişmeler karşısında Şii-Sünni gerilimi had
safhaya ulaşmıştır.
Şurası çok önemlidir ki; IŞİD’in Türkmeneli’ne
yüklenmesi, Türkmen kanı üzerinden hesap yapması hem Irak’ın toprak bütünlüğüne
hem de Türkiye’nin milli çıkarlarına düşmanca bir tutumdur.
Irak Türkmenleri tarihin en büyük dram, acı ve
zulmüyle karşı karşıyadır.
Maliki yönetimi henüz tatmin ve teskin edici bir
mücadele azmini ispatlayamamış, IŞİD istilasını önleyecek atılganlığı,
stratejiyi ve yürekliliği gösterememiştir.
Şeytani projelerin hizmetkârı olan bu cinayet
örgütünün küresel güçlerin stratejik ve jeopolitik amaçları doğrultusunda maşa
olarak kullanıldığı açıktır.
IŞİD’i himaye eden güçler, silahlandırıp
Türkmenlerin üzerine salan ve kışkırtan unsurlar Ortadoğu’yu kan gölüne
çevirmeyi kafasına koymuş sömürgeci zihniyetten başkası değildir.
Amaç Ortadoğu haritasını, sürekli kan kaybeden
Irak’ı odak yaparak yeniden çizmek; dağılmış, birbirine girmiş, sınırları
husumetle kalınlaştırılmış bir coğrafyanın temelini atmaktır.
Ayrıca Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu basılmış ve
aralarında diplomatlarımızın, çocukların, kadınların bulunduğu 49 kişi
teröristlerce rehin alınmıştır.
İŞİD, Başkonsolosluğumuza düzenlediği eylemiyle de
Türkiye topraklarına alenen saldırmış ve kirletmiştir.
PKK’nın yüz değiştirmiş hali olan bu kanlı örgütün,
Türkiye’nin damarına bastığı, sinir uçlarıyla oynadığı, sabrını sınadığı
ortadadır.
Bu olan bitenlerin cevapsız bırakılması,
teröristlerin elinde bulunan kardeşlerimizin kaderine terk edilmesi
düşünülemeyecektir.
AKP hükümeti, hiçbir bahaneye sığınmadan, Musul
Başkonsolosluğumuzu cebren ve şiddetle ele geçiren IŞİD örgütüne haddini
bildirmeli ve Türk vatandaşlarını çok acil kurtarmalıdır.
Devlet olmaktan kaynaklan haklarımız her düzeyde ve
her şekilde kullanılmalı, teröristlerin gayri meşru ve gayri ahlaki muameleleri
en ağır ölçüde cezalandırılmalıdır.
Tutsak alınan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
kılına zarar gelmemesi amacıyla lazım gelen girişim ve tedbirler somut olarak
hayata geçirilmelidir.
Irak sürekli tırmanan ve çok feci sonuçlar doğuracak
etnik ve mezhep temelli parçalanmanın, bölgesel ve küresel çapta çok ağır
badirelere yol açacak bir savaşın eşiğindedir.
Bu ülke çok kanlı bir bölünmenin sınırındadır.
IŞİD saldırısı Irak’ın pamuk ipliğine bağlı devlet
ve toplum yapısını çok cepheli vurmuştur.
Bu ülkenin üçe bölünme senaryo ve hazırlığı alenen
gün yüzüne çıkmıştır.
Uluslararası toplum azılı katillerden oluşan IŞİD’in
alçakça sürdürdüğü, hayasızca, küstahça ilerlettiği saldırılarına duyarsız ve
vicdansız durmamalıdır.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı aktif ve samimi bir
şekilde elini taşın altına koymalı ve işgale müdahil olmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti için Ankara’nın kaderiyle Musul,
Kerkük ve tüm Türkmeneli’nin kaderi bir ve aynıdır.
Başbakan ve hükümeti Gazze’de gösterdiği
hassasiyetin hiç değilse yarısını, hiç değilse bir bölümünü Türkmen
kardeşlerimize ve Türkmeneli’ne tarihi ve kültürel bağlar gereğince ortaya
koymalıdır.
Türk milletinin IŞİD işgalini kıracak, IŞİD oyununu
bozacak, teröristleri kovacak ve Irak’ın bütünlüğüne katkı verecek cesareti,
heyecanı, inancı, kabiliyeti ve imkanı fazlasıyla mevcuttur.
Hükümet, IŞİD komplosunu önleyemezse, bildik
teslimiyetçiliğini bu konuda da tekrarlarsa felaket kapımızdadır.
Hükümet hemen askeri müdahale seçeneği öncelikli
olmak üzere, tüm tedbirleri hızla, sırasıyla ve etap etap planlamalı,
arkasından da çekinmeden, korkmadan icra etmelidir.
Türk milleti hükümetini yalnız ve desteksiz
bırakmayacaktır.
Çünkü ülkemizin ve aziz milletimizin bekası çok
yüksek bir tehdidin gölgesindedir.
Türkiye; milli güvenliğini, millet varlığını,
bağımsızlığını doğrudan doğruya etkileyecek Türkmeneli’ndeki sıcak ve olumsuz
gelişmelere üst perdeden ve misliyle karşılık vermelidir.
Türkmenler IŞİD oldubittisine kurban verilmemeli,
özellikle vatandaşlarımız pazarlık konusu yapılmamalıdır.
Hükümet Türkmen katliamını seyretmemeli,
milletimizin hak ve hukukunu teminat altına almalıdır.
Unutulmasın ki, bugün Musul’a göz koyanlar, yarın
Türk vatanının herhangi bir noktasında hak iddia edecek, dahası işgale teşebbüs
edebilecektir.
Irak’ın kuzeyinde gerçekleşen hadiseler milli vakar
ve ruhla ele alınmalıdır.
Türkmenler ölüyorsa, Türkmeneli’nin şeref, namus ve
iffeti hedef alınıyorsa; buna kalkışanlar, buna yeltenenler, buna ortak olanlar
kesinlikle cezasız bırakılmamalıdır.
Musul, Kerkük, Süleymaniye ve diğer Türkmen
yurtlarına silah çekip Türkmen topraklarını çiğneyenlere Türk milleti bedel
ödetecek güçte ve kararlılıktadır.
Başbakan ve hükümetinin önünde tarihi bir
sorumluluk, tarihi bir görev durmaktadır.
Başbakan Erdoğan sonuçsuz toplantılarla
oyalanacağına, Ankara’dan Türkmeneli’ne Türk devletinin umudunu götürmeli,
canileri imha edecek kudreti hemen şimdi harekete geçirmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi konunun parti, ideoloji
ve siyaset üstü olduğuna inanmaktadır.
Türkiye’nin etrafındaki terör kuşağı büyür ve yasa
dışı silahlı örgütler zemin ve zaman kazanırsa Türkiye ülkesi ve milletiyle
ateşe atılacaktır.
Başbakan Erdoğan, yakın dost ve kardeşi Irak eski
Cumhurbaşkan Yardımcısı Tarık el Haşimi gibi, Musul’un düşmesini IŞİD zaferi
olarak görmüyorsa taşıdığı milli, ahlaki ve siyasi sorumluluğun icabını
eksiksiz yerine getirmelidir.
Aksi takdirde Türk milleti Başbakan ve hükümetini
asla affetmeyecektir.