KÖŞE
YAZILARI / 2013-05-13 09:03:11
Türk milletinin çözüm denilerek
nasıl lime lime edildiğinin yeni ve çok acı bir versiyonu ile daha karşılaştık.
"3 aydır analar ağlamıyor yalanıyla" bu milleti kandırmanın geldiği
nokta 46 canın kaybı, 153 insanın yaralanması oldu. Analara tam da anneler gününde
reva görülen, Cumhuriyet tarihinde hiç emsaline rastlanmamış feryat oldu.
Fırtına
ektiler
Kimse bunun PKK terörü olmadığını,
Esad'ın alçaklığı yüzünden yaşandığını söyleyerek kendini ve bu milleti
kandırmaya çalışmasın. Ortada bir kahpelik vardır, ama bu bir teselli
vermiyor. Sonuçta Türkiye bir terör belasının girdabındadır ve analar
ağlamaktadır. Ve bu tamamen AKP'nin eseridir. Türkiye göz göre göre bu
noktaya getirilmiştir. PKK terörü karşısında gösterilen teslimiyet, diğer terör
hareketlerini ve örgütlenmelerini de cesaretlendirmiştir. Her zaman
söylediğimiz gibi AKP'yi ganimet bilen bütün vatan millet düşmanları paylarına
düşeni alabilmek için harekete geçmişlerdir. O kadar ki, en fanatik yandaş
ve yanaşmalar da, en doymaz beslemeler de, bu yaşananların AKP'nin yanlı,
yanlış, sakat, yetersiz, BOP güdümlü politikalarının sonucu olduğunu söylemek
durumunda kalmıştır. Rüzgar ekenlerin fırtına biçmesi kaçınılmazdır. AKP
rüzgar değil fırtına ekmiş, tayfun, kasırga ve felaket biçmiştir. İşin özü, özeti
budur.
Daha çok
gözyaşı
Yazılacak, söylenecek o kadar çok
şey var ki. Ne yana baksanız, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Kendi
sınırlarına sahip çıkamayan, kendi vatandaşının durumundan habersiz olan, bugün
dediğini yarın inkar eden, tutarsız, kararsız, savruk bir iktidarın ülkeyi
getireceği yer ancak daha çok terör, daha çok belirsizlik ve daha çok gözyaşı
oluyor. Sayın bakanlarımız Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin olay
yerinde incelemelerden sonra şöyle bir açıklama yapmışlar: ""Bu alçak
tertibi hazırlayanların bir maksadı vardı. O maksat da Hatay'daki huzuru sabote
etmek. Misafirlerimizle halkımızı karşı karşıya getirerek huzuru bozmak.
Yapmamız gereken bombayı patlatanların amacına hizmet etmemek için ferasetle
davranmak."
Olmayan
huzurun sabotajı
Güler misin, ağlar mısın? Bu alçak
tertibi hazırlayanların bir maksadı olduğunu sayın bakanlarımız nihayet fak
etmişler. Onlar söylemese kimse bu alçaklığın bir maksadının olduğunu
bilemeyecekti. Asıl, vahamet ikinci cümlede saklı; O maksat da Hatay'daki
huzuru sabote etmekmiş. Sayın bakanlar kendi ülkelerinden, kendi insanlarından,
hatta kendi seçim bölgelerinden ne kadar habersiz olduklarını itiraf ediyorlar.
Zira, zerre kadar ilgi ve bilgileri olsaydı Hatay'da huzurun AKP'nin yanlışları
sonucu aylardır sabote edildiğini ve insanların burunlarından soluduğunu
bilirlerdi. Azıcık meseleye ilgi duyan, bırakın gidip inceleme yapmayı, o
bölgeden her hangi bir insanla kısa bir telefon görüşmesi dahi yapan herkes,
rahatsızlığın ne boyutlarda olduğunu, huzurun yerinde yellerin estiğini ve
sınır illerinin ve ilçelerinin her an büyük ve sonu kestirilemeyecek olaylara
açık olduğunu bilir ve söylerdi.
İstihbarat
nerede?
Hangi misafirden söz ediyorsunuz
sayın bakan? Sınırı kevgire döndürmenin ve girip çıkmaları Allaha emanet
etmenin adı ne zaman misafirlik oldu? Bombayı patlatanların amacına acaba,
canlarıyla bedel ödeyenler mi, bu yetersizliğe isyan edenler mi, yoksa hiç
yoktan yere sınırlarımızda yeni ve derin bataklıklar oluşturulmasına sebep olanlar
mı hizmet ediyor? Evet, kesinlikle ferasetle hareket etmek gerekiyor, ama
feraseti öncelikle hükümetin göstermesi ve bu akıl almaz yanlışlardan bir an
önce vazgeçmesi gerekiyor. Her şeyi bir kenara bıraktık, "bu ülkenin
istihbaratı, güvenlik birimleri neredeler?" diye adama sormazlar mı?
Milletin telefonlarını dinlemekte, size muhalif olanları takip etmekte
gösterdiğiniz mahareti keşke, bu ülkenin varlığına ve birliğine saldıran, bomba
döşeyen, araba patlatan kahpeler için gösterseydiniz.
Daha derin
bataklık
Ne diyeceklerini, ne yapacaklarını,
bu milleti uyutmak için nelere sığınacaklarını kestirmek zor değil. Daha da
vahimi, yetersizliklerini ve artık gizlenemeyen akıl almaz teslimiyetlerini
gizleyebilmek için yeni ve daha büyük felaketlere yol açacak yanlışlar yapma
ihtimalinin belirmiş olmasıdır. Türkiye'yi zaten lime lime ettikleri
yetmezmiş gibi, daha derin bir bataklığın içine çekmeleri kuvvetle muhtemeldir.
Yarın
bugünden iyi olmayacak
AKP var oldukça, bu milletin
başından belanın eksik olması, anaların gözyaşının dinmesi mümkün değildir.
Zira, AKP'nin 11 yıllık yanlışları ve teslimiyetiyle içerden ve dışarıdan
kuşatılmış durumdayız. Bölgede her anlamda kayba uğrayan, zor durumlara
düşen ve ağır bedeller ödemek durumunda kalan tek ülkeyiz. O kadar ki,
varlığımız ve geleceğimiz tehdit altına girmiş, yarın hangi belayla, hangi
felaketle, hangi teslimiyetle uyanacağımızı kestirmek zorlaştırmıştır. Emin
olduğumuz tek şey, AKP var oldukça yarının bugünden daha iyi olmayacağıdır.
Tek
kazanan İsrail
Başta AKP'ye oy verenler olmak
üzere, aklı eren, gözü gören, vicdanı olan, bütün bu yaşananlardan rahatsızlık
duyan herkese basit bir soru sorarak bitirelim: Türkiye'nin içeride ve
dışarıda yaşadığı bu belalardan fayda sağlayan, mutlu olan, rahatlayan ve daha
kolay yayılma imkanı bulan ülkenin sadece İsrail olması sizce bir tesadüf mü? Hala
uyanamayan varsa hatırlatayım. Hani şu, "van minüt" dediğimiz, sonra
da Müslüman ülkelerden gelebilecek her hangi bir saldırıya karşı koruyabilmek
için Kürecik'e radar ve savunma sistemi yerleştirdiğimiz İsrail'den söz
ediyorum.
ORHAN
KARATAŞ