30 Mart 2016 Çarşamba

Balıkesir Necati Eğitim 1980 Mezunları 2016 Buluşması Manisa’da!


Geleneksel olarak her yıl bir ilde bir araya gelen Necatibey Eğitim Enstitüsü mezunlarının bu yıl ki durağı MANİSA!
Ülkemizde değişik okulların mezunları zaman zaman bir araya gelir hasret giderirler. Türkiyenin en eski ve köklü okullarından olan Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü 1980 Mezunları da her yıl değişik yerlerde buluşur;  hasret giderirler. Yıllardır gerçekleşen bu buluşmada sayı gittikçe artarak devam eder. Bu buluşmaya her ne kadar 1980 mezunları da denilse zaman içinde aynı ortamda okumuş ve birçok değeri paylaşmış olan 1976-1977-1978-1979 yıllarında mezun olanları da kapsayarak daha da geniş katılımlı hale gelmiştir.
         Bu yıl Balıkesir Necati Eğitim 1980 Mezunları 2016 Buluşması Manisa’da yapılacaktır. Proğram çalışması devam etmekte olup, ayrıntılar kardeşlik hukuku ile birbirlerine bağlı gönüldaşlarımıza ayrıca duyurulacaktır.  İhtiyarlasakda-bazı arkadaşlarımız dede de olsa sabırsızlık göstererek muhtemel proğramı  siz değerli arkadaşlarımızla paylaşmak istedik.
O r g a n i z e   E k i b i   A r k a d a ş l a r:

Mehmet Kaya DOĞAN   0.532.5488595                 Orhan KARABİNA   0.505.6564303  

Emin KEÇECİ      0.534.2209415                            Faik ŞENTÜRK         0.505.7678702

 
 Konaklama Otelimiz: Manisa Anemon Hotel
              Mimar Sinan Bulvarı Kuvai Milliye Anıt Mevkiinde bulunan Manisa Anemon Hotel, Manisa Otogar’dan Çevre Yolu üzerinden 12 Km, Mimar Sinan Blv üzerinden 9 Km, Manisa D.D.Y.Garı’ndan Mimar Sinan Blv.üzerinden 7 Km, İzmir Adnan Menderes Hava Limanından 59 Km, İzmir Otogardan 29 Km mesafededir. 


Konaklama Tarihleri: 5-6-7 AĞUSTOS 2016

PLANLANAN MANİSA'NIN GEZİLECEK DOĞAL                  VE TARİHİ YERLERİ

1.GÜN 5 AĞUSTOS 2016 CUMA          :  Arkadaşlarımız Manisa Anemon Hotel’de toplanacak; akşam yemeğinden sonra havuz başında sohbet ederek hasret gidereceklerdir.

 

 
2.GÜN 6 AĞUSTOS 2016 CUMARTESİ:
 
 
AĞLAYAN KAYA
Karaköy semti Çaybaşı Mevkii’nde kadın başı şeklindeki bu kayanın göz çukuru şeklindeki girintilerinden yakın zamana kadar sızan su damlaları Niobe’nin gözyaşları olarak yorumlanır ve halk arasında “Ağlayan Kaya” adıyla anılırdı.Yakından bakıldığında doğal bir kaya oluşumu, batı yönünde biraz uzaklaşılarak bakıldığında ise kadın başı şeklinde görünen bu kaya en çok ziyaret edilen yerlerden biridir.
 
 
ULU CAMİİ VE KÜLLİYESİ (Manisa-Merkez)
Spil Dağı’nın kuzey eteklerinde, şehre hakim bir konumda yer alan külliye cami, medrese ve türbe ile kuzeydoğusundaki hamamdan meydana gelmiştir. Saruhan Bey’in torunu İshak Çelebi tarafından 1366 yılında Mimar Emet Bin Osman’a yaptırılmıştır. İnşasında kaba yonu taş, tuğla ve bazı antik mimari unsurlar kullanılmıştır.
Cami enine dikdörtgen bir plana sahip olup sekizgen ayak sistemi üzerine oturan bir büyük kubbeyle örtülmüştür. Tek minareli olan caminin hakiki kündekari tekniği ile yapılmış olan minberi Beylikler Dönemi Türk ahşap oymacılığı’nın şaheserlerinden biridir. Minber kapısı Manisa Müzesi’nde muhafaza edilmektedir.
“Fethiye Medresesi” adıyla da anılan medrese, caminin batı bitişiğinde tek eyvanlı, iki katlı olarak camiden on yıl kadar sonra aynı mimar tarafından yapılmıştır. Kentin en eski medresesi olan yapının kuzeye bakan taç kapısının her iki yanında birer çeşme bulunmaktadır.
Cami ile medrese arasındaki geçidin güney duvarından açılan bir kapıyla girilen türbede bulunan dört sandukanın İshak Çelebi ve ailesine ait olduğu sanılmaktadır.
Külliyenin hamamı ise “Çukur Hamam” olarak bilinmekte olup günümüzde hayli harap bir durumdadır. Hamamın külliyeye gelir getirmesi amacıyla yapıldığı vakfiyesinden anlaşılmaktadır.
 
 
SPİL DAĞI
Manisa'da bulunan Spil Dağı Milli Parkı, havası şehre göre 10-15 derece daha serindir. Hem mitolojik hem de flora bakımından oldukça zengindir. Mitolojiye göre Tanrı Kronos'un karısı Kybele Sipylena'dan ismini alır. Bu arada Kybele, bitki, hayvan ve bereket tanrıçasıdır. En ilginizi çekecek olan nokta ise Manisa Tarzanı'nın mezarı olacak.
HATUNİYE CAMİİ VE KÜLLİYESİ : 
1490 yılında II.Bayezid’ın eşi Hüsn-i Şah Sultan tarafından yaptırılan külliye cami, medrese, imarethane ve sıbyan mektebinden oluşmaktadır. 
Hatuniye Camii dikdörtgen planlı, tek minareli sade bir camidir. Ana mekan bir büyük ve iki yanda ise küçük kubbe ile örtülmüştür. Minaresi zikzak kırmalarla süslüdür.
Sıbyan mektebi dikdörtgen planlı olup tuğla hatıllı, kaba yonu taş örgü tekniği ile inşa edilmiştir.
Külliyenin medrese ve imarethane bölümleri Kurtuluş Savaşı sırasında yanıp yıkılmıştır.
Hükümet Konağının karşısında ve Manisa'nın merkez camii konumundaki yapı, merkezi ezanın okunduğu ve merkezi vaazların verildiği camidir.
 
 
 MANİSA VALİLİĞİ
 
 
SULTAN CAMİİ
Kanuni Sultan Süleyman, annesi Ayşe Hafsa Sultan adına Mimar Acem Ali'yi cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret ve hankahtan meydana gelen bir külliye inşa etmesi için görevlendirmiştir. Külliyenin ana binası olan cami, kesme taş ve tuğladan sade bir üslupla yapılmış, ortada bir büyük, yanlarda iki küçük kubbeyle örtülmüş, iki minareli bir camidir. Ünlü Mesir Macunu'nun halka saçıldığı cami olması sebebiyle halk arasında Mesir Camii adıyla da anılmaktadır.




MANİSA MÜZESİ
Adres: Saruhan Bey Mah. Murat Cad. No: 107 – ManisaTel: (236) 232 00 62


ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ ANITI


 
 ATATÜRK KENT PARKI


 


3.GÜN 7 AĞUSTOS 2016 PAZAR        :                 
 
SART HARABELERİ
SART  
Salihli yakınlarında, bugünkü İzmir-Ankara yolu üzerinde, Manisa'ya yaklaşık 62 km uzaklıkta bulunan Sart, antik çağda Lidya Krallığının başkenti olması ve tarihte ilk altın paranın basıldığı yer olmasıyla ün yapmıştır. Arkeolojik kazılar sonucunda, başta Artemis Tapınağı, Sinagog, Cimnazyum başta olmak üzere altın arıtımevi ve mermerli cadde kenarındaki dükkanlar ile Artemis Mabedi yakınındaki küçük kilise gibi birçok eser ortaya çıkarılmıştır. 
Sart Ören Yeri, Hıristiyanlığın ilk çağlarına ait Ege Bölgesinde bulunan yedi kiliseden Sart Kilisesinin bulunduğu yer olarak da yoğun bir biçimde ziyaret edilmektedir. Yine Sart ören yerinde İzmir-Ankara yolunun kuzey kenarında bulunan Sinagog, türünün Anadolu'daki en eski örneklerinden biri olması ve M.S. III. yüzyılda, Sart'ta bir Musevi cemaatinin varlığına işaret etmesi bakımından önemlidir.
 
BİNTEPELER-LİDYA KRAL MEZARLARI
Salihli-Akhisar yolunun güneyinde, Gediz Ovasının kenarında yaklaşık 90 kadar tümülüsü içeren Lidya Kral Mezarlığı bulunmaktadır. İrili, ufaklı bu tümülüslerin içinde en büyükleri Kral Alyattes ve Kral Gyges'e ait olanlardır.
 
SALİHLİ KURŞUNLU KAPLICALARI
 
“ YALANCI CENNET “ KURŞUNLU
Bozdağ’ın kuzey eteklerinde, fokurdayıp kaynayan suların duman duman tüttüğü bir dere içinde bulunan Kurşunlu Kaplıcaları adeta bir “  Yalancı Cennet “ görünümü ile insanları büyülüyor. Doğal güzelliklerin kuşattığı bu büyülü vadide ben de kalmak istiyorum diyenlerin, bir telefon uzaklığındaki kaplıcalardan önceden yer ayırtması şart. Çünkü nasıl olsa yer bulurum, ben de kalırım diyerek  Kurşunlu Kaplıcaları’nda boş oda bulmak çok kolay değil.Kurşunlu Vadisinin büyüsüne kapılanlar, kolay kolay bu büyüden kurtulamıyor ve Kaplıcaların müdavimleri arasına giriveriyorlar. Kurşunlu Kaplıcaları şehir yaşamının gürültüsünden uzakta ve doğal güzellikleri yaşamak isteyenler için ideal bir yer. Doğa bütün görkemiyle kucaklıyor. Kurşunlu Vadisi her mevsim ayrı bir güzellik giyiniyor. Bir gün yeşile bürünen vadi, gün içinde mavi, sarı ve kızıl renkleriyle gökkuşağını andırıyor. Şelaleden akan suyun çıkardığı seslerin mistik bir havaya büründüğü Kurşunlu Kaplıcaları, şifa veren termal suyu,  kuşların cıvıltıları ve büyülü atmosferiyle doğal bir tedavi sunuyor.
 -Suyun Özellikleri;
Toplam 2172 mg/ltmineralizasyonu olan, bikarbonatlı, flörürlüniteliktedir . Şifalı sular, sıcaklığı 43 ila 91 derece arasında değişen kaynaklardan sağlanıyor. Kaplıca suyunun romatizmaya, cilt ve kadın hastalıklarına, solunum yolu hastalıklarına,sinirsel rahatsızlıkları ve kireçlenmelerin tamamlayıcı tedavisine olumlu etkileri görüldüğü belirtiliyor.
 -Kaplıcadaki Yatak Kapasitesi;  86 Apart ve  270 yatak kapasiteli bir tesis olan Kurşunlu Kaplıcaları’nda,  sadece Salihli halkına değil, çevre ilçeler ile tüm Türkiye’den gelen konuklara Ege’nin misafirperverliği, samimi ve güler yüzlü personel tarafından sunuluyor.  Salihli merkeze 5 kilometre , İzmir-Ankara ana yoluna ise 3 kilometre uzaklıkta bulunan Kurşunlu Kaplıcaları’nda Bahçıvandan Servis  elemanına , Resepsiyonistten Sağlık Memuruna, Fizyoterapistten Güvenlik Görevlisine kadar 47 personel ile konaklayan misafirlere üst düzeyde bir hizmet veriliyor.


 
 
KULA JEOPARKI
Kula Jeopark sahası doğal, jeolojik, kültürel ve arkeolojik zenginliğinden dolayı antik dönemlerden günümüze dek pek çok seyyahın ve araştırmacının ilgisini çekmiş ve eserlerine konu olmuştur. Keppel (1830), Hamilton ve Strictland (1841), Texier (1862), Bresh ve Premerstein (1891), Washington (1900), Philippson (1914) bunlardan yalnızca bazılarıdır. Kula ve çevresinde peribacalarından karstik mağaralara, kanyonlardan volkan konilerine pek çok doğal miras bulunur. Üstün nitelikli jeolojik ve jeomorfolojik mirasın yanı sıra Kula, çok iyi korunmuş  Osmanlı kent mimarisiyle zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahiptir.
Prehistorik insan ayak izleri ile birlikte tüm volkanik yapı ve şekiller ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel, kültürel, rekreasyonal ve turistik amaçlara hizmet edebilecek değerde doğal ve kültürel unsurlardır.Koordinatlar: 38°35′47.18″K 28°39′45.31″D
Kula Jeopark sahası Paleozoik yaşlı metamorfik kayaçlardan (şist, gnays, serpantinit) prehistorik volkanik püskürmelere dek yer kürenin 200 milyon yıllık geçmişine ışık tutan zengin bir jeolojik çeşitliliğe (geodiversity) sahiptir.
Kula Jeoparkı sahasının oluşumunda tektonik faaliyetler geniş yer tutar. Kula Jeoparkı’nın içerisinde bulunduğu Ege bölgesi kıtasal çarpışma ve dalma batma süreçlerinin kontrolü altında dünyanın tektonik (depremler, volkanlar) bakımından en aktif sahalarından birisidir.
Kula’da günümüzden kabaca bir milyon yıl önce başlayan volkanik faaliyetler üç ana püskürme döneminin ardından nihayet günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce son patlamalarıyla Türkiye’nin en genç geniş ölçekli volkan topoğrafyalarından birini oluşturmuşlardır.
Kula’nın Jeopark ilan edilme sürecinin 10 yıllık bir geçmişi vardır. Bu süreçte çeşitli araştırmacılarca pek çok değerli eser ortaya koyulmuş olsa da planlama hataları ve tecrübe yetersizliği nedeniyle bu girişimlerin tamamı sonuçsuz kalmıştır. 2011 yılında Kula Belediyesi himayesinde ve Jeopark uzmanı Dr. Erdal Gümüş  koordinatörlüğünde hayata geçirilen “Kula Jeoparkı Avrupa Jeoparklar Ağı Başvuru Eylem Planı 2012” inisiyatifi neticesinde nihayet 4 Eylül 2013 tarihinde Kula Jeoparkı Türkiye’nin ilk ve tek Avrupa ve UNESCO Jeoparklar Ağı üyesi ilan edilmiştir.
Kasım 2011’de Kula Volkanik Jeoparkı, Avrupa Jeoparklar Ağı Başvuru projesi hayata geçirildi.
Kasım 2012’de Türkiye’nin Avrupa ve UNESCO JeoparklarAğı’na ilk resmi başvurusunu yapıldı.
Mart 2013’de Kula Volkanik Jeoparkı Türkiye’nin ilk Avrupa ve UNESCO Jeoparkı adayı oldu.
Haziran 2013 Kula, Avrupa ve UNESCO Jeoparklar Ağı denetiminden geçen ilk Türk Jeoparkı oldu.
Haziran 2013 Kula’da Türkiye’nin ilk Jeopark Ziyaretçi Merkezi ve yürüyüş rotası hizmete girdi.
Temmuz 2013’de Kula’da Türkiye’nin ilk Jeopark Araştırma ve Uygulama Merkezi (JARUM) Celal Bayar Üniversitesi ve Kula Belediyesi işbirliğiyle kuruldu.
Eylül 2013’de İtalya’da düzenlenen törenle Kula Volkanik Jeoparkı Türkiye’nin ilk ve tek Avrupa veUNESCOJeoparkı ilan edildi.
 

ESKİ KULA EVLERİ


 

KULA PERİ BACALARI


 
...Ve dönüş...