SİYASET / 2013-06-13 17:07:10
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Karamürsel ilçe belediye
başkan adayını tanıtmak için Karamürsel'e gitti.
Bahçeli,
Başbakan'ın gençlere karşı takındığı sert üslubu eleştirerek, "Artistlerle
konuşan, çakma gezi parkı temsilcileriyle, mizansen şeklinde buluşan Başbakan,
gençlerimizin ve masum vatandaşlarımızın kişisel özgürlük alanını
daraltmaktadır" dedi.
Bahçeli'nin konuşmasının
tam metni:
Aziz
Dava Arkadaşlarım,
Kıymetli
Vatandaşlarım,
Muhterem
Hanımefendiler, Beyefendiler
Sayın
Basın Mensupları,
Hepinizi
sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Karamürsel'de
olmaktan ve sizlerin bu coşkunuza şahit olmaktan büyük bir memnuniyet
duyuyorum.
Konuşmamın
hemen başında hepinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.
Bugün
burada, partimizin Karamürsel Belediye Başkan Adayını değerli vatandaşlarımıza
takdim ve tanıtmak maksadıyla toplandık.
Bu
yüzden 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimlerine az
bir süre kala Karamürselli kardeşlerimle buluştuk.
24 Ocak
2013 günü kuruluşumuzun ocağı, kuruluşumuzun bağrı olan Söğüt'ten çıktığımız
yolun en önemli kavşak noktalarından birisindeyiz.
Karamürsel
bizim için değerlidir.
Karamürsel
bizim için saygındır.
Karamürsel
bizim için muhabbet ve bağlılık dolu bir vatan köşesidir.
290 gün
sonra yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri ülkemiz, milletimiz için olduğu
kadar Karamürsel açısından da bir karar ve kader anı olacaktır.
Bizlere
ilgisini gösteren, kollarını açan ve konukseverliğini ispatlayan Karamürselli
her kardeşime şükranlarımı sunuyorum.
Bu
toplantıyı düzenleyen partimizin Karamürsel ilçe başkanımıza, yönetim kuruluna
ve tüm dava arkadaşlarıma teşekkür ve takdirlerimi iletiyorum.
İnanıyorum
ki, Karamürsel her şeyin en güzeline layıktır.
Karamürsel
düğümlerinden, prangalarından ve engellerinden kurtulacak, ilaveten yüzü
gülecek ve bahtı açılacaktır.
Karamürsel
bunu hak etmektedir.
Yılların
ihmaline, yılların kayıtsızlığına, yılların umursamazlığına hep birlikte mani
olacağız.
Milliyetçi
Hareket Partisi bunun için vardır ve Karamürsel'in hizmetinde geceyi gündüze
katarak; umutları yenilemeye, heyecanları diriltmeye ve geleceğin önündeki sis
perdelerini indirmeye kararlıdır.
Değerli
Dava Arkadaşlarım
Kıymetli
Karamürselli Kardeşlerim,
Karamürsel
bize aziz ceddimiz Osmanlı'nın ilk Kaptan-ı Deryası Mürsel Alp'in emanetidir.
Mürsel
Alp'in kahramanlığı, mertliği ve cesareti kendisine kara lakabının verilmesine
neden olmuştur.
Bizans'a
denizleri dar eden bu mümtaz denizcimizi dua ve minnetle yad ediyorum.
Ömrü
cihad ve gazayla geçen hürmetle andığımız Karamürsel ebediyete göçmeden önce
bıraktığı vasiyetinde; "Vefat edince beni öyle bir yere defnedin ki,
sırtım dağlara dayansın, kucağıma deniz gelsin. Böylece daima donanmamı
göreyim" demiştir.
İşte bu
yer Karamürsel'dir.
Yedi
asırdır sıcacık mekânında yattığı, kabrinin bulunduğu yer burasıdır.
Üstelik
bu ilçemizin tarifi ve tasviri ancak bu kadar güzel yapılacaktır.
Karamürsel'in
anılarında muzaffer akşamların gururu ve gönül okşayıcı huzuru vardır.
Karamürsel'in
mazisinde ihtişamın renkleri, heybetin nuru, görkemin derin izleri vardır.
Sandıklarda
hala özenle saklandığını düşündüğüm bindallılar dünden bugüne Karamürsel'in
adeta özeti, adeta ifadesidir.
Balkanlar'dan,
Kafkaslardan ya da yurdumuzun değişik yerlerinden kopup gelen kardeşlerim
Karamürsel'de bir ve beraberce yaşamışlar, geçmişten geleceğe uzanan sarsılmaz
bir iradenin tarafı olmuşlardır.
Kökeni
ne olursa olsun Karamürsel'de yaşamayı tercih etmiş, burada hayatını kazanmış,
halen de kazanmakta olan her kardeşim Karamürsel'de ayrımcılığın yeşermesine,
ayrık otlarının filizlenmesine müsaade etmemiştir.
Çünkü
Mürsel Alp'in tavsiyesi budur.
Aziz
ceddimizin zamanlar üstü öğütleri, çağlar ötesi dilekleri ve insanlığa çığır
açmış mesajları da bu şekildedir, bunu gerektirmektedir.
Taslak
ve taktik planlarla, sinsi ve kurnaz ittifaklarla bozgunculuk yapanlara
Karamürsel'den onay ve müsamaha yoktur.
Karanlık
ve kanlı emellerden nemalanma arayışında olanlara Karamürselli kardeşimin gönlü
kapalı, yüzü dönüktür.
Katı
kalplilere, hırçın bakışlara burada ekmek yoktur.
Karamürselliler
huzur istemektedir.
Karamürselliler
dirlik ve birlik talebindedir.
Artık
ertelenecek zamanımız yoktur.
Gecikecek,
oyalanacak, vakit kaybedecek halimiz yoktur.
İsrafla
geçirilecek, bahanelerle örtülecek ucuz değerlendirmelere itibarımız çoktan
yerle yeksan olmuştur.
Karamürsel
kazanacaksa bu hemen olmalıdır.
Karamürsel
sorunlarından kurtulacaksa, talihsizliklerinden sıyrılacaksa bu acilen
sağlanmalıdır.
Bu
nedenle dağınıklığı çözecek güç sizsiniz.
Uyuşukluğu,
çıldırmışlığı, çılgınlığı, çözülmeyi durduracak sizlersiniz.
Ataleti,
adaletsizliği, asayişsizliği, anormal gidişatı bitirecek ve tersine çevirecek
muhterem ve meşru demokratik müdahale sizin elinizdedir.
Karamürselli
kardeşim şehrine sahip çıkmalıdır, çıkacaktır.
Vatanını,
bayrağını, milletini, milli ve manevi tüm değerlerini dün olduğu gibi yine
sahiplenmelidir, biliyorum ki sahiplenecektir.
Bunları
sağlamak için önümüzdeki üç tarihi dönemde, üç siyasi imtihanda hepinizin,
bütün Karamürselli kardeşlerimin insiyatif alarak üzerlerine düşen
sorumlulukları yapacağına inanıyorum.
Bunlardan
birincisi; önümüzdeki yılın 30 Mart'ında yapılacak olan Mahalli
İdareler Seçimleridir.
Bu seçim
Karamürsel'in devreye girmesine ve yetkisini kullanarak AKP iktidarına birinci
dersi vermesine zemin ve saha açacaktır.
Türk
milletinin uyanışı bu seçimle olacaktır.
Dağların
doruklarında biriken kar kütleleri nasıl eriyip ırmaklarla, nehirlerle,
göllerle ve son tahlilde denizlerle buluşuyorsa; sizler de karar ve
seçimlerinizle demokratik tercihinizi gösterecek milli iradenin muazzam akış ve
yönüne katkı vereceksiniz.
Temenni
ve beklentim de budur.
Mahalli
İradeler Seçimleri Karamürsel için çok mühimdir.
Daha da
önemlisi Türkiye'nin ve Türk milletinin geleceği bakımından tarihi bir özellik
taşımaktadır.
Sizlere
sormak ve haykırışınızı duymak istiyorum:
√ Karamürsel'e
sahip çıkmaya, ufkunu aydınlatmaya var mısınız? (Evet)
√ AKP'yi
ikaz etmeye, yanlış yaptığını göstermeye, uzun süre dinlendirmeye var mısınız?
(Evet)
√ Dik
başlar, tok karınlar ve kutlu yarınlar için MHP'ye evet demeye hazır mısınız?
(Evet)
Çok
şükür Karamürsel kararını çoktan vermiştir.
Bu
evetlerle Karamürsel tarafını belli etmiş, nerede durduğunu göstermiştir.
Karamürselli
kardeşlerim belirsizliği yenmiş, kafa karışıklığını geçmiştir.
Sizlerle
ne kadar övünülse azdır.
Sizlerle
ne kadar iftihar edilse yetersizdir.
Bugüne
kadar hangi partiye oy verirse versin, siyasi inanç ve aidiyeti ne olursa
olsun, bütün Karamürselli kardeşlerimin desteğini bekliyor, hepsini en ufak
ayrım gözetmeksizin kucaklayacağımızı tereddütsüz ilan ediyorum.
Önümüzdeki
süreçte ikinci siyasi imtihan gelecek yılın Ağustos ayında yapılacak
olan Cumhurbaşkanlığı seçimidir.
Bu seçim
Türk milleti için hayatidir.
Aynı
zamanda tüm muammaların, tüm şüphelerin, tüm soru işaretlerinin cevap anahtarı
mesabesindedir.
Cumhurbaşkanlığı
seçimi uzun uzadıya yapılan rejim ve sistem tartışmalarını sonlandırmak,
parlamenter sistemin önündeki tortuları temizlemek için eşsiz bir fırsat
sunacaktır.
Bu
seçim, hazırlanacak yeni anayasa kapsamında başkanlık rüyasına dalarak
Türkiye'ye kâbus yaşatma inadına ve şımarıklığına kapılan Başbakan Erdoğan'a
ders olacaktır.
Veya
partili cumhurbaşkanlığı yapısını kurma ve temellendirme hedefinin tökezlediği
demokratik milat olarak tebarüz edecektir.
Değerli
kardeşlerim, soruyorum sizlere;
√ Türkiye'nin
başkanlık sistemi adı altında diktatörlüğe kaymasına sessiz kalacak mısınız? (Hayır)
√ Başbakan
Erdoğan'ın başına buyruk otokrat olmasına gözünüzü yumacak mısınız?
(Hayır)
√ İmralı
canisiyle Başbakan'ın Türkiye'yi bölüp yutmasına tepkisiz duracak mısınız? (Hayır)
Peki bu
hayırlar ortadayken, Karamürsel bu kadar netleşmişken, Başbakan Erdoğan nasıl
başkan olacak, nasıl sorumsuzca hareket edebilecektir?
Başkan
olmaya gücü nasıl yetecektir?
Cumhuriyet'i
idam sehpasına çıkarmaya nasıl kalkışabilecektir?
Karamürselli
kardeşim olduğu müddetçe yanlış hesap sandıktan dönecektir.
İki
cambaz bir ipte oynamayacak ve ipten düşen de Recep Tayyip Erdoğan'dan başkası
olmayacaktır.
Başbakan
Erdoğan Cumhurbaşkanlığını çantada keklik görmemelidir.
Karamürselli
kardeşim diyor ki, Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması ancak ve ancak
balık kavağa çıkınca mümkün olacaktır.
Bu
zihniyet bu defa baltayı taşa vurmuştur.
Bu defa
sert kayaya çarpmıştır.
10 yıl 7
aydır pişmiş aşa su katmasının, gece silahlı gündüz külahlı bölücü
şaklabanlarla ağız ve emel birliği içinde olmasının karşılığını mutlaka
alacaktır.
Zira
Karamürsel'in tavrı buna işaret etmektedir.
Karamürselli
kardeşlerim milli ve manevi değerlerimize veryansın edenlere haddini
bildirecektir.
Ve bu
Allah'ın izniyle yakındır.
Değerli
Vatandaşlarım,
Aziz
Dava Arkadaşlarım,
Önümüzdeki
süreçte üçüncü siyasi imtihan alanı, şayet normal zamanında yapılırsa, 2015
yılının Haziran ayındaki 25'nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi'dir.
Mahalli
İdareler Seçimleri milletimiz için bir uyanış; Cumhurbaşkanlığı Seçimi AKP için
bir uyarı, Milletvekilliği Genel Seçimleri ise AKP'nin iktidardan
uzaklaştırılması için bir umuttur.
Bunun
Karamürsel ayağını bizzat yapacak olan siz muhterem kardeşlerimsiniz.
Demokrasinin
dolgu malzemesi olmadığını, belirli periyot ve yıllarda gündeme gelmeyeceğini
en iyi sizler gösterecek, Başbakan ve partisini sandıkta silkeleyip
atacaksınız.
Pürüzleri
çözecek yer sandıktır.
Çelişkilerin
aşılacağı yer sandıktır.
Gerilimi
düşürecek, gerginlik hatlarını inceltecek adres sandıktır.
Kavgaları
ayıracak, çatışmaları sakinleştirecek ve aksilikleri azaltacak demokratik zemin
de sandıktan başkası değildir.
Erken ya
da zamanında yapılacak bir seçime Milliyetçi Hareket Partisi vardır ve
hazırdır.
Maalesef
ülkemiz iyi yönetilmemektedir.
Bölücülük
almış başını gitmiş, teröristler rahat ve kolaya erişmiştir.
İmralı
canisiyle şakır şakır pazarlıklar sürmektedir.
PKK,
hükümetten taviz üstüne taviz koparmaktadır.
Her gün
yeni bir rezalet, her gün yeni bir kayıp ve her gün farklı bir huzursuzluk
dalgası Türkiye'yi esir almıştır.
Başbakan
Erdoğan bir tarafta evladı yaşındaki gençlere gazlı, coplu, Toma'lı, zırhlı ve
tazyikli sulu şekilde saldırırken; diğer tarafta İmralı canisiyle başlattığı
ihanet süreci de kabul edilmesi mümkün olmayan çirkinliklere sahne olmaktadır.
Başbakan
gençlere karşı "Zaloğlu Rüstem" kesilmişken, İmralı canisi ve PKK
terör örgütüne yumuşak, munis ve son derece anlayışlı bir derviş edasıyla yaklaşmaktadır.
Başbakan
teröristlerin önünü açmakta, gençlerin önünü tıkamaktadır.
İmralı
canisiyle diyalog kurmakta, pazarlıklarda rekorlar kırmakta; fakat gençlere
gelince şiddet diliyle muamele etmektedir.
Terör
örgütü militanlarına sabırlı ve şefkatlidir; gencecik bedenlere zalim ve
acımasızdır.
Teröristlerin
sözde çözüm ve barış sözleriyle gönlünü almakta; genç dimağları savaş
naralarıyla, tehdit nidalarıyla, saldırgan bir üslupla sindirmeye
çalışmaktadır.
Bunlar
kapatılamayacak, üzeri örtülemeyecek çelişkidir.
Daha
düne kadar ülkede huzurun geldiğini iddia eden Başbakan değil midir?
Daha
düne kadar her şeyin yolunda gittiğini, Türkiye'nin çiçek böcek bahçesine
dönüştüğünü ifade eden Başbakan değil midir?
Dana
düne kadar demokrasinin ilerisinden, özgürlüklerin genişliğinden, hukukun
gelişmişliğinden dem vuran Başbakan değil midir?
Hatta
daha düne kadar eski Türkiye-yeni Türkiye ayrımına giden, zulümle abat
olunamayacağını ifade eden bu Başbakan değil midir?
PKK'ya
gelince tıs diye sönen, gençlere gelince buz gibi söven ve dayak atan
Başbakan'dır.
İmralı
canisi için akan suları durduran, gençler için insaniyetini kurutan
Başbakan'dır.
PKK'nın,
bölücü lobinin ve husumet cephesinin provakatif açıklama ve adımlarını
görmezden gelen, varlığımızı, birliğimizi ve kimliğimizi gömmeye çalışan
Başbakan'dır.
Suriye
politikası çöken, küresel projelere köküne kadar mahkum olan, yabancıların
nezdinde oyuncağa dönen Başbakan'dır.
Türkiye
Taksim'e odaklanmışken PKK ve destekçileri ortamı boş bulmuş, tahrik
kampanyalarına hız vermişlerdir.
Demokratik
Toplum Kongresi isimli ihanet oluşumu, 9 Haziran'da gerçekleştirdiği
toplantıların ardından çürümüş tez ve taleplerini yayınlanan sonuç
bildirgesiyle tekraren duyurmuştur.
Bölücülüğün
ve terörün fikir ve eylem üstlerinden birisi olan Demokratik Toplum Kongresi
isimli fitne Başbakan ve hükümetinden;
√ Anayasa
değişikliğini beklemeden Türk Ceza Kanunu'nun değiştirilmesini, Terörle
Mücadele Kanunu'nun kaldırılmasını,
√ Seçim
barajının kalkmasını,
√ Düşünceyi
ifade ve örgütlenmenin önündeki engellerin bertaraf edilmesini,
√ Koruculuk
sisteminin tasfiyesini, mayınlı arazilerin temizlenmesini,
√ KCK
tutuklularının bırakılmasını,
√ Karakol
ve baraj yapımından vazgeçilmesini,
√ İmralı canisinin
herkesle görüşmesinin sağlanmasını yüzsüzce, pişkince istemiştir.
Demokratik
Toplum Kongresi'ne göre Kürt kökenli kardeşlerimiz sanki tutsakmış gibi
özgürlüğe yürümektedir.
Ayrıca
15-16 Haziran 2013 günü Diyarbakır'da yapılacağı söylenen ve sözde Kuzey
Kürdistan Çözüm ve Birlik Konferansı'nın sözüm ona Kürt halkının ulusal
birliğine, özgürlüğüne ve Ortadoğu halklarının demokratik geleceğine katkılar
yapacağı bu bölücü Kongre tarafından vurgulanmıştır.
Başbakan
Erdoğan'ın süreç ihanetinde yan yana dizildiği zebani kılıklılar Kuzey
Kürdistan'dan pervasızca, alçakça bahsetmektedir.
Peki bu
Kürdistan nerdedir? Kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı neresidir?
Başbakan
Erdoğan sözde Kuzey Kürdistan konusunda ve tanımlaması hakkında ne
düşünmektedir?
İmralı
canisiyle yaptığı pazarlıkların esas maddesi Kuzey Kürdistan mıdır?
Başbakan
Erdoğan Taksim Gezi Parkı'nın üzerinden gizli ve şifreli planlarını yürütüp
kamuoyunu meşgul ederken, arkasından ittiği, elinden tuttuğu bölücüler,
teröristler bağımsız Kürdistan'ın kuzeyini mi oluşturmaktadır?
Oyun
büyüktür.
Tehlike
yanı başımızdadır.
Şer
takımı dört bir koldan can siperane şekilde nifak kazısı yapmakta, çatımızı
uçurmak için öbek öbek faaliyete girişmektedir.
Başbakan'da
Taksim Gezi Parkı'nı ateşe vermekle, marjinal unsurlara müdahale kılıfıyla
gençliği, demokratik haklarının peşinde olan masum insanlarımızı barbarca gaza
boğmaktadır.
Değerli
Vatandaşlarım,
Muhterem
Dava Arkadaşlarım,
Taksim
Gezi Parkı başta olmak üzere, yurdumuzun değişik yerlerinde iki haftayı aşan
olaylarda, şimdiye kadar biri polis olmak üzere dört kişi hayatı kaybetmiştir.
Ve
şiddet giderek tırmanmaktadır.
Sanırsınız
İstanbul Beyrut'tur, Ankara Şam'dır, İzmir Trablus'tur.
11
Haziran'da Taksim'e yapılan operasyon Türkiye'yi uluslararası arenada mahcup
etmiş, bir kez daha küçük düşürmüştür.
Düşünebiliyor
musunuz, hükümetin engelli birisine tazyikli su sıkacak kadar gözü dönmüştür.
Başbakan
Türk gençliğini karşısına almış, sertlik tonunun ibresini sınıra dayamıştır.
Anneleri,
babaları rencide etmiş, saygısızca davranmıştır.
Eminim
ki, Karamürselli kardeşlerim hadiselerden rahatsız ve kaygılıdır.
Başbakan
Erdoğan sınırlayan, denetleyen ve belirleyen yegane kişi olmak üzere tarihteki
diktatörlere bile taş çıkarmaktadır.
Türkiye
vahim bir kutuplaşmanın içine düşürülmüştür.
Terör
örgütleri, aşırı uçlar ve yasa dışı yapılanmalar ortalığın daha da karışması
için kışkırtmalarına son sürat devam etmektedir.
PKK daha
büyük ölçekte bir isyan ve başkaldırma eylemi için Gezi Parkı'nı fırsat kapısı
görmektedir.
İmralı
canisi cezaevinden Gezi Parkı'nın direncini kırmak ve sulandırmak için
postaları vasıtasıyla açıklamalar yapmaktadır.
Gezi
Parkı'nın, PKK ve aşırı uç örgütlerin hain emellerine dayanak yapılmasına asla
imkan verilmemeli ve ihanet ittifakına pek tabidir ki göz açtırılmamalıdır.
Halihazırda
ülkemiz kontrolsüz bir şekilde uçuruma gitmektedir.
Başbakan
ve hükümeti tepkileri boğmak, itirazları silmek için tüm antidemokratik mekanizmaları
harekete geçirmektedir.
Başbakan
Erdoğan toplumsal yapıyı cepheleştirmek için her yolu, her istismarı ve her
dedikoduyu denemektedir.
Kendisi
adeta tam otomatik yalan tabancasına dönüşmüştür.
Türkiye
sıkışmıştır.
Türkiye
bir çıkmazdadır.
Şiddetin
dizginlenmesi, sokakların dirliğe kavuşması lazımdır.
Başbakan
Erdoğan, marjinal unsurların karamboluyla Türk gençliğiyle uğraşmayı
bırakmalıdır.
Buradan
Başbakan'a Karamürsel'den esinlediğim bir sözle seslenmek istiyorum.
Sayın
Başbakan sen Türk gençliğini ufacık tefecik gördün de Karamürsel sepeti mi
sandın?
Derhal
gençlerimizin yakasından elini çekmelisin.
Artislerle
konuşan, çakma Gezi Parkı temsilcileriyle bir masa etrafında mizansen şekilde
buluşan Başbakan'ın asıl konuşması ve saygı duyması gereken haklarını yediği,
ifade ve kişisel özgürlük alanlarını daralttığı tüm gençlerimiz ve masum
vatandaşlarımızdır.
Bu
zalimlik son bulmalıdır.
Sağduyu
egemen olmalı, hükümet aklını başına almalıdır.
Bundan
sonra olaylar daha büyümeden, daha vahim can ve mal kaybına yol açmadan
Başbakan birazcık vicdanı, birazcık insafı varsa soğukkanlı olmalı, empatiyle
hareket etmelidir.
Müşfik,
babacan ve yumuşak bir dil benimsemekten geri durmamalıdır.
Yoksa en
başta Başbakan olmak üzere, Türkiye bir felakete yuvarlanacaktır.
Ülkemizin
sükûnete ihtiyacı vardır.
Başbakan
Erdoğan mitingler yoluyla provokasyonlarını arttırmamalı, kutuplaşmayı geri
dönülmeyecek mecralara taşımamalıdır.
Şayet bu
ülkede büyük bir oyun bozulacaksa, biliniz ki bu AKP oyunundan başkası da
değildir.
Bunu da
yapacak olan işte burada Karamürsel'de, siz muhterem kardeşlerimizsiniz.
Bunun
ilk durağı da Mahalli İdareler Seçimleridir.
Muhterem
Vatandaşlarım,
Değerli
Arkadaşlarım,
Milliyetçi
Hareket Partisi, Karamürsel Belediyesi'ne taliptir.
Vizyonuyla,
kadrosuyla, birikimiyle, vatan ve millet sevdasıyla sizlerin hizmet ve
himmetinize hazırdır.
Bunun
için huzurlarınızda partimizin Karamürsel Belediye Başkan Adayı olarak çok
değerli dava arkadaşım Sayın İbrahim Usta'yı ilan ediyor,
hepinizin desteğini bekliyor ve istiyorum.
Sizlere
son kez sormak istiyorum:
√ Karamürsel
Belediyesi'ni MHP'ye kazandıracak mısınız? (Evet)
√ Bu defa
belediyeyi MHP'nin yönetimine teslim edecek misiniz? (Evet)
√ El birliği
ve güç birliği yaparak Sayın İbrahim Usta kardeşimi belediye başkanı yapacak
mısınız? (Evet)
Cenab-ı
Allah hepinizden razı olsun.
İnanıyorum
ki, teveccühünüz, coşkunuz ve yoğun ilginiz karşılıksız kalmayacaktır.
Bu
düşüncelerle burada toplanan aziz dava arkadaşlarımı, tüm Karamürselli
kardeşlerimi bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Yolunuz,
bahtınız ve alnınız açık olsun.
Sağ olun
var olun.
Ne Mutlu
Türküm Diyene.