KÖŞE
YAZILARI / 2013-02-27 10:31:13
Salı günü yapılan grup toplantıları liderlerin katıldığı ve ülke
meselelerinin tartışıldığı bir açık oturuma dönüşmeye başladı. Türkiye'de ne
olup bittiğini merak eden, doğruyu ve haklıyı görmek isteyen herkese bu
toplantıları dikkatle izlemelerini tavsiye ediyoruz. Zira, bu toplantıları
izleyen akıl, vicdan, insaf ve iman sahibi herkes doğruyu kısa zamanda görecek
ve tavrını ona göre alacaktır.
Hani
muhatap almıyordun?
Her zaman olduğu gibi dünkü grup toplantılarının ilkini yine MHP
yaptı. Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli, Türkiye'nin içinden geçtiği şartları
çok açık, çok anlaşılır bir şekilde anlattı. AKP'nin nereden gelip nereye
gittiğini, ülkeye nasıl bir akıbet biçtiğini örnekleriyle ortaya koydu. Bu
ülkede yaşayan ve bu vatanın bölünmez bütünlüğünden yana olan herkesin aklına
gelen ve mutlaka cevap verilmesi gereken sorular sordu. Sonrasında AKP
grubu başladı. Kürsüye başbakan çıktı. Daha geçen hafta MHP'yi ve sayın
Bahçeli'yi muhatap almadığını ve cevap vermeyeceğini söylüyordu. Ancak, MHP
grup toplantısında sayın Bahçeli'nin ülkenin içinden geçtiği hazin durumu çok
açık biçimde ortaya koyarak, milletin uyanmasına ve gerçekleri görmesine
yardımcı olacak tespitler yapması üzerine, geçen hafta söylediğini unutup
panikle konuşmasının çok büyük bölümünü MHP'yi karalamaya ayırdı.
Akla
ziyan gerekçeler
Başbakan Erdoğan, sayın Bahçeli'nin tespitlerine, eleştirilerine,
sorularına cevap vermek yerine, yine milattan önce yaşanmışlara sarılarak,
karşısında oturan Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Hüseyin Çelik gibi
milletvekillerinin içinde bulunduğu ANAP ve DYP döneminin talanlarını,
yetersizliklerini, yanlışlarını MHP'nin içinde bulunduğu koalisyona mal ederek,
zihin bulandırmaya uğraştı. Ülkeyi ekonomik anlamda da, siyasi anlamda da,
terör ve bölücülükte de düze çıkarıp kendilerine teslim eden MHP'ye teşekkür
etmek yerine, akla ziyan gerekçelerle gerçekleri tersine çevirdi. Bir hafta
önce milliyetçiliği ayaklarının altına alan sanki kendisi değilmiş gibi, bu
defa da ne kadar milliyetçi olduklarını trajikomik örnekler vererek anlatmamaya
çabaladı. O kadar ki, "millet" diyor, ama o milletin adını bir türlü
söyleyemiyor. "Ay yıldızlı bayrak" diyor, o bayrağın ne bayrağı olduğunu
ifade edemiyor. Erol Güngör'den dem vuruyor, "Türk" kelimesini ağzına
alamıyor.
Kimyaları
bozuluyor
Bu telaşın sebebini anlıyoruz. Macun tüpten çıkmıştır. AKP'nin
ne olduğu nerelerde programlandığı, BOP yolundaki gidişi artık anlaşılmıştır.
Çırpındıkça batıyor, battıkça çırpınıyorlar. MHP lideri sayın Bahçeli'nin her
konuşması Türk milletinden çok büyük bir ilgi ve yangı bulurken, AKP'nin
kimyasını bozuyor. Bütün hesapları, bütün beklentileri alt-üst oluyor. Ne
yaptılarsa, ne dedilerse, hangi oyunu oynayıp, hangi tezgahları kurdularsa
fayda etmedi. MHP'nin bu ülkenin varlığının ve birliğinin teminatı olduğu
gerçeği değişmediği gibi, daha da perçinlendi.
Katiller
ne zaman tutsak kabul edildi?
Hiç dolandırmaya, bahane üretmeye, paniklemeye gerek yok. Sayın
Bahçeli'nin yaptığı tespitler, sorduğu sorular gayet açık. Eğer cesaretiniz
varsa, eğer yaptığınızın doğruluğuna inanıyorsanız, bu tespitleri ve bu
soruları sulandırmak, saptırmak, zihin bulandırmaya uğraşmak yerine cevap
verin. Mesela, "Ne zamandan beridir, Mehmetçiklerimizi,
polislerimizi ve masum insanlarımızı gözleri dönmüşçesine katleden teröristler,
insanlık suçu işleyen vampirler tutsak kabul edilir olmuştur? Başbakan Erdoğan
buna ne diyecektir?Yoksa kendisi, şehide kelle, katile sayın dediği gibi,
militanlara da tutsak mı diyecektir? Türkiye eşit ve dengi bir ülkeyle savaşa
girmiştir de, cephelerde esir almış veya esir mi vermiştir? Cenevre
Sözleşmesi'nde savaş tutsaklarına sağlanan haklar tersten yorumlanıp, eğilip
bükülüp AKP tarafından PKK'lı katillere de uygulanacak mıdır? Türkiye'yi böyle
bir rezaletin, böylesi bir acziyetin içine düşürmeye kimin ne hakkı vardır?"
sorularına verilecek bir cevabınız var mı?
Caninin
imdadına yetiştiler
Peki ya, "AKP'nin yalvar yakar sağlamaya çalıştığı,
ama bölgesel denge ve Türkiye'yle ilgili hesaplar göz önüne alındığında
mümkünatı olmayan silahlı mücadeleyi terk kararını PKK yaklaşık 14 yıl önce
zaten vermiştir. Ve bu kapsamda terör sıfırlanmış, Türk devleti de bölücü terör
örgütünün başını ezmiştir. Fakat AKP, küle dönmüş, başaramayacağını
anladığından iskelet haline gelmiş terörist örgütü yeni baştan diriltmiş,
canlandırmış ve üstelik bir de yanına alarak Türk milletine müştereken cephe
açmıştır. Teröristbaşı İmralı'da çürümeye terk edilmişken, Başbakan ve partisi
bölücülük aşısıyla ilk yardım müdahalesini yapmış ve bu katili yeniden ayağa
kaldırmıştır" tespitine ne diyorsunuz? Hadi çıkın, bunun böyle
olmadığını söyleyin de görelim.
Ver
başkanlığı, al bağımsızlığı
Sayın Bahçeli'nin "Ver Başkanlığı, Al Özerkliği',
'Ver Başkanlığı, Al Bağımsızlığı', 'Ver Başkanlığı, Al Anadilde Eğitimi', 'Ver
Başkanlığı, Al Güneydoğu'yu' İşte Türkiye böylesi dar bir alana kıstırılmış,
böylesi hasis ve kendisinden başkasını düşünmeyen menfaatçi, omurgasız, günahkâr,
ikiyüzlü ve fitne zihniyetler tarafından buhrana sürüklenmiştir. İmralı canisi,
Başbakan'ın muadili haline terfi ederek, İmralı'daki koğuşunu özerkliğin
gişesi, bölünme biletinin kesildiği bir mekân haline getirmiştir."
Sözleri, AKP'nin Türkiye'ye ne hallere getirdiğini çok net biçimde ortaya
koymuyor mu?
Ezber
bozuldu
Sayın
Bahçeli'nin "Merkez Bankası döviz rezervi artışını milliyetçilik
olarak yorumlayabilmek için bir insanın ya cahil ya da BOP'a eşbaşkan olması
yeterli olacaktır. Acaba Başbakan Erdoğan; Merkezi yönetim borç stokunun
532,8 milyar liraya çıkmasını nasıl izah etmektedir?"sorusu
bir ezberi daha bozmuştur.
Zillete
tahammül
Geliyoruz herkesin kendi vicdanında cevabını mutlaka vermesi
gereken asıl soruya: "AKP içinde Türklüğünden gurur duyan
değerli milletvekili arkadaşlarım da Mustafa Sabri Efendi'nin ardından, Damat
Ferit'in çizgisinden gitmeye ne zamana kadar devam edeceklerdir? Bu partiye
yıllardır oy vermiş değerli kardeşlerim daha ne kadar bu zillete tahammül
gösterecekler ve Türklüğü çiğneyen BOP'çuya daha ne zamana kadar sessiz
duracaklardır?"
ORHAN KARATAŞ