Türkiye'nin içeride ve dışarıda nasıl
bir amansız kuşatmaya alındığını insaf ve vicdan sahibi olan herkes görüyor ve
söylüyor. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında
içinden geçtiğimiz dönemi şu sözlerle ortaya koymuştur:
"Ülkemiz öyle bir
devirden geçmektedir ki, yargılanmayan, çiğnenmeyen ve köreltilmeyen bir
değerimiz neredeyse kalmamıştır. Tehlikeli bir kumpasın, çok aktörlü ihanet
kampanyasının iz ve belirtileri her tarafta boy vermiş, her seviyede
belirginlik kazanmıştır. Aziz milletimiz her yönden, her türlü kirli vasıtayla
baskı altına alınmış, aklı karıştırılmıştır. Milli ve manevi, insani ve vicdani
değerler adeta karaborsaya düşürülmüş, sanki defolu bir mal konumuna
indirilmiştir. Olanlar, başımıza gelen fecaatler; akıl ve mantıkla izah
edilemeyecek kadar çarpık bir hal almış ve yoğunlaşmıştır. Esir olmuş,
teslimiyette zirve yapmış, samimiyette dibe çökmüş siyasi zihniyetler
milletimizi karanlığın ve karmaşanın içine çekmiştir. Türkiye her tarafından
dökülmekte, her tarafından su almaktadır. Başbakan ve hükümeti bunun için yıkım
ustalığına talip olmuş ve son sürat işe koyulmuştur. Böylesi bir ortamda,
millet varlığı aşındırılmakta, milliyetçilik AKP talimatlı devşirilmiş ve
dününe sırt çevirmiş gafiller tarafından suçlanmaktadır."
Halının
altı
Türkiye'nin AKP ile birlikte ne hallere düşürüldüğünün çarpıcı bir
örneği de ABD Başkanı Obama'nın bir gazeteye verdiği röportaj olmuştur. Obama,
Başbakan Erdoğan'ı küresel konularda harika bir partner olarak gördüğünü itiraf
etmiş, sözde barışçıl çözüm arama çabası olarak gördüğü İmralı canisiyle
sürdürülen müzakereleri alkışladığını belirtmiştir. Bunla da yetinmemiş
Türkiye'nin hassasiyet taşıyan tüm iç meseleleri hakkında yorumlar yapmıştır.
Şu tesadüfe bakın ki, bu açıklamalardan kısa bir süre önce de ABD Büyükelçisi
yargı başta olmak üzere birçok konuda değerlendirmelerde bulunmuştu. Büyükelçiye "haddini bil" çıkışları sert
tepki gösteren AKP yöneticilerinin ve "Türkiye hiç kimsenin şamar oğlanı
değildir" diyen başbakanın, Obama'nın sözlerine hiçbir tepki vermemeleri,
"halının altına süpürmeyin, kullanın" takdimine uygun olmasına
rağmen, son derce düşündürücüdür.
Müstemleke valisi edası
Obama'nınözellikle, "Türk liderleri, insanların çıkarlarına
hizmet eden reformları ilerletmeye ve demokratik kurumları güçlendirmeye teşvik
ediyorum" sözleri, kelimenin tam anlamıyla bir müstemleke valisi edasıdır
ve kabul edilmesi imkansızdır. Nitekim Sayın Bahçeli bu söze çok anlamlı bir
karşılık vermiş ve şunları söylemiştir: "Önce bu liderlerin berraklaştırılması gerekmektedir. Eğer biz de bunlar
arasında telakki edildiysek diyeceğim şudur: Başbakan Erdoğan ve diğerlerini
bilemeyiz, ama Milliyetçi Hareket Partisi'nin Türk milletinden başka hiçbir
varlığın, hiçbir kişinin veya hiçbir yönetimin teşvik etmesi söz konusu dahi
olmayacaktır. ABD Başkanı bizi ne zannetmektedir? Afganistan'daki, Irak'taki,
Libya'daki akıtılan oluk oluk Müslüman kanlarını unutmuştur da sırayı bizi mi
teşvik etmesi almıştır? ABD'deki 50 eyaletin bölünmeyeceğini, bağımsızlık
derdine düşmeyeceğini garanti altına almıştır da, Türkiye'deki ihanet
müzakerelerinin mi kaygısına kapılmıştır? ABD Başkanı işine bakmalı, Beyaz
Saray'da beyaz düşler kurmaya, sömürgeci planlarını gözden geçirmeye ve
yönetiminin katlettiği Müslümanların vebaliyle kendisine çeki düzen vermelidir.
Bizim teşvikçimiz, heyecan pınarımız ve ilham kaynağımız BOP'un hain emelleri,
emperyalizmin kanlı dişleri değil, büyük Türk milletidir. "
Milli değerleri koru ve yaşat
Türkiye bu şekilde daha fazla devam edemez. Türk milleti silkinmek
ve kendine dönmek zorundadır. Artık kaybedecek zaman kalmamıştır. Harekete geçmek ve Türkiye'nin içinde bulunduğu
tehlikelerle dolu süreci tersine çevirmek şart olmuştur. MHP
iktidarı ikaz etmek ve Türk milletini uyarmak için meydanlara inmeye
hazırlanmaktadır. 9 bölgede "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" adı
altında açık hava toplantıları düzenlenecektir. Bunlardan ilki, 23 Mart 2013 tarihinde Bursa'da "Kuruluş
Mitingi" adıyla düzenlenecektir. Bu mitingi sırasıyla
İzmir'de "Bayrak Mitingi", Adana'da "Vatan Mitingi",
Erzurum'da "Birlik Mitingi", Konya'da "Türkçe Mitingi",
Elazığ'da "Kardeşlik Mitingi", İstanbul'da "Demokrasi
Mitingi", Samsun'da "Kurtuluş Mitingi", Ve Ankara'da "Türkiye
Mitingi" takip edecektir.
MHP'den
başka çare kalmadı
Zor ve sıkıntılı bir dönemden geçtiğimiz ortadadır. Ancak hiçbir
şey çözümsüz değildir. MHP lideri sayın Bahçeli'nin deyimiyle, millet varsa
Türk milliyetçileri olacaktır ve olmuştur. Türk milliyetçileri varsa, emin olun millet emniyetli bir şekilde
gelecek ufkuyla buluşacak ve elbette ilelebet payidar kalacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi; Türkiye'ye sahip çıkacak, Türk milletini
böldürmeyecektir. Bin yıllık kardeşliği bölücü azmanlara teslim etmeyecek,
Türklüğü kaderiyle baş başa bırakmayacaktır. Milli mirası birileri istiyor, birileri bekliyor ve diliyor diye çözüm
hançeriyle talan edilmesine müsaade etmeyecektir. Bilinsin ki
Türkiye Irak, Yugoslavya veya Lübnan olmayacaktır. MHP'nin 44 yıllık şerefli geçmişinin omuzlara
yüklediği en önemli ödev iktidar olmak, Türkiye'yi temizlemek ve ayağa
kaldırmaktır. Türkiye'nin sorunlar yumağından kurtulması için
tek yol kalmıştır: O da Milliyetçi Hareket Partisi'nin iktidarıdır. AKP'den
hesap sormanın tek bir seçeneği vardır: O da Milliyetçi Hareket Partisi
iktidarından geçmektedir.
Kaynak: http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=12704