SİYASET /
2013-01-14 15:14:31
MHP Genel
Başkanı Devlet Bahçeli, Silivri Cezaevi'nde bulunan Genelkurmay eski Başkanı
İlker Başbuğ ve MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan'ı ziyaret etti. Ziyareti
sonrası Silivri Cezaevi kapısında bir açıklama yapan Bahçeli, "Başbuğ'u
ziyaret etmek demek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tümünü ziyaret etmek anlamına
gelir" dedi.
MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Silivri Cezaevi'nde, eski Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ ve MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan'ı ziyaret etti.
Bahçeli
ve MHP kurmayları öğle saatlerinde Silivri'ye gitti. Bahçeli'yi binlerce
partili de yalnız bırakmadı.
Bahçeli
önce, partisinin Silivri İlçe Teşkilatı Başkanı Şenol Türkyılmaz'ı makamında
ziyaret etti.
Bahçeli
ve beraberindekiler daha sonra, ziyaretler için Adalet Bakanlığı Silivri Ceza
İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne girdi.
Birer
saat süren görüşmelerin ardından basın mensuplarına bir açıklama yapan Bahçeli,
"Başbuğ'u ziyaret etmek demek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tümünü ziyaret
etmek anlamına gelir" dedi.
Bahçeli,
"Geçtiğimiz haftaki Meclis grup toplantımızda, Silivri'ye giderek 26.
Genelkurmay başkanımızı ziyaret edeceğimi açıklamıştım.
Bu
sözümü, partimiz başkanlık divanı üyesi arkadaşlarımla birlikte yerine getirmenin
gönül huzurunu yaşıyorum.
Genelkurmay
eski Başkanı Emekli Orgeneral Sayın İlker Başbuğ ile bugün tutuklu bulunduğu
Silivri cezaevinde görüştük.
Bilindiği
üzere, Sayın Başbuğ hakkında, Genelkurmay tarafından kurulduğu öne sürülen
internet sitelerine ilişkin " İnternet Andıcı Davası " kapsamında 2
Ocak 2012 tarihinde soruşturma açılmıştır.
Arkasından
da 6 Ocak 2012 tarihinde " silahlı terör örgütü yöneticiliği ve hükümeti
ortadan kaldırma " suçlamasıyla tutuklanmıştır.
Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin en yüksek mevkiinde iki yıl görev yapan değerli bir
komutanımız, ne yazık ki terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla bugün
demir parmaklıklar arkasındadır" dedi.
DEĞERLİ
ŞAHSİYETİN BUGÜN KARŞI KARŞIYA KALDIĞI MUAMELE ESEF VE ÜZÜNTÜ VERİCİDİR
Bahçeli,
şunları söyledi: "Bu haksız, mesnetsiz ve insafsız iddianın adalet
duygusunu rencide ettiği ve zedelediği tümüyle ortadadır.
Terörle
mücadelede üstün bir vazife şuuru gösteren, Türk milletinin varlığını bulunduğu
komuta kademelerinde gururla sahiplenen bir değerli şahsiyetin bugün karşı
karşıya kaldığı muamele esef ve üzüntü vericidir.
Terör
örgütü PKK'nın, elebaşlarının ve militan kadrosunun temize çıkarılma
gayretlerinin artan bir şekilde sürdürüldüğü bir dönemde, Türk Silahlı
Kuvvetleri'nde görev yapmış komutanlarımızın yargısız infaza maruz kalmaları,
üzerlerine atılı suçlar kesinleşmeden darbeci gösterilmeleri kabul edilemez bir
ilkelliktir.
Elbette
darbe girişimleri, darbe savuculuğu, darbe teşebbüsleri veya darbe hazırlıkları
hiçbir şekilde masum ve meşru görülemeyecektir.
Demokrasinin
askıya alınarak millet iradesinin kesintiye uğraması, seçilmiş yönetimlerin
silah zoruyla değiştirilmesi hiçbir şekilde onaylanamayacaktır.
Ancak
henüz mahkeme safahatı netleşmeden, hüküm tesis edilmeden, adalet tam ve eksiksiz
olarak yerini bulmadan tutuklu bulunan şahsiyetleri peşinen darbeci olarak ilan
etmek insani ve vicdani hiçbir ölçüye sığmayacaktır.
BİLİNMELİDİR
Kİ, SİLİVRİ, İMRALI'NIN DENGİ VE EŞİTİ DEĞİLDİR
Hele ki,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev almış, bölücü terörle mücadelede cesaret ve
kahramanlıklar sergilemiş komutanlarımızı terörist olarak sunmak, terör örgütü
kurmakla itham etmek akla ve zek‰ya hakaret olacaktır.
Sayın
Başbuğ maalesef böylesi kara bir kampanyayla yüz yüze kalmıştır.
Bizim
Sayın Başbuğ'un tutuklandığı andan itibaren tepkimiz bellidir ve bilinmektedir.
Bilhassa
6 Ocak 2012 tarihli yazılı basın açıklamamızla bu konudaki görüşlerimiz açıkça
dile getirilmiştir.
Suçu
kesinleşmeden hiç kimseye suçlu muamelesi yapılamayacağı yürürlükteki hukuk
kaidelerinden birisi ve en önemlilerindendir.
Ne var
ki Sayın Başbuğ, önyargılı ve siyasal telkin altında bulunan yargı tarafından
kaçma veya delilleri karartma ihtimalleri hesaba katılmadan tutuklanmış ve
özgürlüğünden alı konulmuştur.
Bugün,
İmralı canisiyle müzakere edilip, Türk devletinin itibarı ayaklar altına
alınırken, bizzat terörle mücadele edenlerin terörist olarak suçlanması
milletimizin tasvip etmediği bir gerilemedir.
Bilinmelidir
ki, Silivri, İmralı'nın dengi ve eşiti değildir.
Bizim
ziyaretimizi yanlışa yorup İmralı canisiyle Sayın Başbuğ'u terazinin iki
kefesine koyduğumuz hezeyanına kapılanlar, önce kendi davranış, fikir ve
sicillerine bakmalıdırlar.
Asıl
Sayın Başbuğ'u teröristlerin seviyesine kimlerin düşürdüğü sağduyulu herkesin
malumudur.
ÜMİT
EDERİM Kİ, TÜRKİYE'NİN ÜZERİNDEKİ KARA BULUTLAR BİR AN ÖNCE DAĞILIR'
İmralı
canisiyle pazarlık yapanlar, İmralı'ya yüz sürenler taraflarını artık kuşkuya
yer bırakmayacak derecede açık etmişlerdir.
Buna
karşılık bizim tarafımız da terörle mücadele edenler olduğu için bugün burada
olduk, bugün 26. Genelkurmay Başkanımızla bir araya geldik.
Şurası
açıktır ki, Sayın Başbuğ'un durumu, uğradığı haksızlık ve hukuksuzlukla ilgili
yaklaşımlarımız hiçbir zaman çelişkili ve tutarsız olmamıştır.
Her
zaman ve her fırsatta Genelkurmay başkanlığı yapan değerli bir komutanın
terörist ve terör örgütü kurmakla suçlanmasına itiraz ettik ve şiddetle de
eleştirdik.
Tereddütsüz
duruşumuzu ve tavrımızı her platformda ve zeminde seslendirdik.
Bugün de
bizatihi Sayın Başbuğ'u ziyaret ederek bunu göstermiş olduk.
Bölücü
teröre anlam ve değer yükleyenler, boyun eğmeyi, tavizi politika zannedenler
İmralı'nın yolunu tutarken, bizim de buna karşılık mücadele edenlerle
buluşmamız ve haklarını teslim etmemiz normaldir ve kimseyi rahatsız
etmemelidir.
Bunu ise
sırf nispet olsun, İmralı'ya muadil bir adım olsun diye yaptığımız söyleyenler,
iftirayı ve dedikoduyu kendilerine meslek edinenlerden başkası değildir.
Son
olarak yürüyen sözde darbe davalarının bir an önce adil ve hakkaniyetli bir
şekilde sonuçlanmasını beklediğimiz ifade etmek istiyorum.
Türk
Silahlı Kuvvetleri'nden intikam almak, terörle mücadele edenleri, teröristleri
memnun etmek adına hapsetmek Türk adaletinin altından kalmayacağı ağır bir yük
ve vebaldir.
Buna da
kimsenin hakkı olmadığı aşikardır.
Ayrıca
olan biten tüm haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı, Sayın Başbuğ'u metin,
azimli, sabırlı, inançlı ve kendisinden emin görmekten de ziyadesiyle mutlu
oldum.
Ümit
ederim ki, Türkiye'nin üzerindeki kara bulutlar bir an önce dağılır, k‰buslar
sonlanır ve adalet yerini kısa süre içinde bulur.
Teröristleri
ayrıcalıklı hale getirenlerin ve imtiyaz sahibi yapanların, bu yanlıştan
dönerek, bölücü teröre karşı varlık ve birlik mücadelesi verenlerin haklarını
teslim etmeleri en büyük isteğimiz ve dileğimizdir.
Sayın
Başbuğ'a ve ailesine sağlık, afiyet ve esenlikler diliyor, aradıkları huzurlu
günlere en kısa zamanda ulaşmalarını diliyor, yanlarında olduğumuzu bildiriyor,
hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum."
BAHÇELİ'DEN
BAŞBUĞ'A 2 HEDİYE
Bahçeli,
Başbuğ'a bir kitap bir de saat hediye etti. Bahçeli'ye Silivri ziyaretinde
parti yönetiminden Semih Yalçın, Ruhsar Demirel, Şefkat Çetin, Celal Adan, Atilla
Kaya, İsmet Büyükataman ve İstanbul İl Başkanı Abdurrahman Başkan da eşlik
etti.
Başbuğ'a
Yılmaz Öztuna, İlber Ortaylı ve Sina Akşin'in kitaplarından set halinde hediye
ederken, Başbuğ da; kendi kitaplarından '20. Yüzyılın En Büyük Lideri: Mustafa
Kemal' ve "Terör Örgütlerinin Sonu" adlı kitabını imzalayarak MHP
Lideri Bahçeli'ye hediye etti.
Kaynak:http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=27017