“Ülkücü”
terimi, Rahmetli Türkeş ile Siyasi Dilimize Girmişti. “OSLO GÖRÜŞMELERİ” de
Başbakan Erdoğan Döneminde Kalbimize Saplanan Bıçak Misali Dilimize Girdi.
Ülkücü Teriminden Sadece Vatan Hainlerinin Korktuğu-Çekindiği Bir Ortamda, Oslo
Görüşmelerinden ise PKK ve Apo Hayranları Hariç Herkes Rahatsız.
İlhami DİNÇER;17.01.2013 / 12:37
AKP Grup Başkan
vekilinin dediğine göre: 2009 da, MİT yetkilileri ve PKK yöneticileri arasında
Norveç’in başkenti Oslo da başlamış, Türk Milletinden (Kaç defa yapıldığı,
neler konuşulduğu) sır gibi saklanan görüşmeleri ilk defa Sayın Bahçeli gündeme
getirmiş ve Başbakan’a sormuştu. “EŞKİYA ELEBAŞISI İLE NELERİN PAZARLIĞINI
YAPIYORSUN? TÜRK MİLLETİNE AÇIKLA”
Başbakan ise Kayseri’de
katıldığı mitingde: “BİZİM DÖRT KEZ BUNLARLA (TERÖR ÖRGÜTÜ) BİR ARAYA GELİP
OTURDUĞUMUZU SÖYLEME ŞEREFSİZLİĞİNİ YAPANLAR, BU ALÇAKÇA İFTİRADA BULUNANLAR,
BUNUN HESABINI HER YERDE VERECEKLERDİR.” diyerek sözde cevap vermişti.
Bu karşılıklı atışmalar
sonrası Oslo Görüşmelerinin ses kayıtları İnternete düşünce, görüşmelere
katılmış olan ve pazarlıkları yapan bu günün MİT Müsteşarına mahkeme yolu
göründü. Cumhuriyet Savcısının Müsteşarı ifadeye çağırması, Başbakanı çileden
çıkardı. “Görüşme yapıldığını söylemek şerefsizliktir” diyerek Kayseri de
gürleyen Erdoğan, MİT Müsteşarının ifade vermeye gitmesine hemen karşı çıktı.
“Anayasaya göre Suç işlediği” için mahkemeye çağrılan Hakan Fidan’ın mahkemeye
gitmemesi için apar topar (Sayın Erdoğan’ın isteği üzerine) Anayasa
değişikliğine gitti AKP. Meclis sabaha kadar çalıştırılıp “SIR KÜPÜ OLAN MİT
MÜSTEŞARI” mahkeme kapısından geri çekildi.
“ŞEFFAF YÖNETİM,
PAŞALARI BİLE YARGILIYORUZ, 12 EYLÜLCÜLERDEN HESAP SORUYORUZ, GENEL KURMAY
BAŞKANLARINI BİLE SİLİVRİ’YE GÖNDERİYORUZ…” diye övünen zihniyet, Terör Örgütü
ve lideri ile yapılan pazarlıkların ortaya çıkmaması için MİT Müsteşarına
mahkeme yolunu kapatıverdi.
Sayın Bahçeli de haklı
olarak. “İMRALI CANİSİ İLE GÖRÜŞME VE MÜZAKERELER HİÇBİR ŞÜPHEYE YER
BIRAKMAYACAK ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKTIĞINA GÖRE, ŞEREFSİZ KİMDİR? ŞEREFSİZLİK KİMİN
PAYINA VE HANESİNE DÜŞMÜŞTÜR?” sorusunu sorarak cevabını istemektedir. Hatta
“…BÖYLECE HAK YERİNİ BULSUN, BİZİM PAYIMIZA GECİKMİŞ İADE-İ İTİBARI, SANA DA
YÜZ KIZARIKLIĞI VE BİR ÖZÜR DİLEME BORCU OLSUN” diyerek işi “Tİ” ye almaktadır.
Yine hatırlayınız bir
ara Bahçeli: “TERÖRİST BAŞININ İMRALIDA OLUP OLMADIĞINI?” sormuş, cevap vermede
açıkta kaldığını zanneden Bursa Milletvekili Arınç, 2010 yılında Turgutlu da
yaptığı konuşmada söylediği: “BİZ TERÖRİSTLE-ÖRGÜTLE PAZARLIK YAPACAK NAMUSSUZ
VE AHLAKSIZLARDAN DEĞİLİZ.” sözlerini unutup, “EV HAPSİ DÜŞÜNÜLEBİLİR” diyerek,
kucağında taşıdığı taşlar ile aklındakileri ortaya döküvermişti. Arınç, bununla
kalmadı. Terörist başını acındırmaya kalktı. Bebek Katilinin okul yıllarından
dem vurmaya başladı. “TALEBELİĞİNDE NAMAZINDA NİYAZINDA İDİ” diyerek yeni bir
kapı araladı. “APO’YA AF VE SERBES BIRAKILMASI”
Bir döneme adını vermiş
olan 10. Osmanlı Hükümdarı Kanuni, Avrupa da güçlü bir Hristiyan birliğini
engellemek için her fırsattan faydalanmıştır. Bu yüzden, Katolik Dünyasında
ortaya çıkan Protestanlık Mezhebini desteklemiş, kendisinden yardım isteyen
Fransa Kralına “Françesko Eyaleti’nin başkanı” demiş, istediği kişiyi
Macaristan tahtına oturtmuştur. Avrupa’nın tek İmparatoru olmak isteyen Alman
İmparatoru Şarlken’i ise muhatap dahi kabul etmemiştir. Kazandığı Bağdat
Seferini tebrike gelen Germen İmparatorluk Elçisini, Veziri ile muhatap etmiştir.
Vezir, temsilciye: “HÜKÜMDARIM, KRALINA ŞURASINI VERDİ. BURALARINI DA KENDİNE
AYIRDI. GİT KRALINA SÖYLE; YAĞMUR BULUTLARI GİBİ DOLANIP DURMASIN. KENDİNE
GÜVENİYORSA…” diyerek haddini bildirmiştir.
Filmdeki Başbakanın
beğenmediği Kanuni bu idi. Şimdi AKP kadroları, yandaş basın ve medya soyunup,
meydana çıkmış parsa toplamaya çalışıyorlar. “Apo ile görüşülsün anlaşılsın”
diyenlerin oranı da her gün artıyormuş. (!) “Apo, PKK ve KCK ile anlaşma
mutlaka yapılmalı” imiş…. Hani biz devlet olarak güçlü idik? Güçlülük, ufak
çocukların pazılarını şişirerek: “YUMURTALARA BAK” demesine benzemiyor. Gücün
var ise, Kanuni gibi oturduğun yerden hükmedeceksin.
Paris te öldürülen PKK
lıların ölümü ve sebepleri bir tarafa, Erdoğan’ın sözleri ve tutumu
garipleşmeye başladı. Bahçeli: “TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ İLE NELER GÖRÜŞÜYORSUN
AÇIKLA” dediğinde Bahçeli’yi şerefsizlikle suçlayan Başbakan, şimdi Fransa
Devlet Başkanına, söz söylemeye çabalıyor. “SEN KIRMIZI BÜLTENLE ARANAN TERÖR
ÖRGÜTÜ ÜYESİ İLE NASIL GÖRÜŞÜRSÜN?” diye de aklınca hesap soruyor. Kendisi:
Terör örgütü lideri ile pazarlık yapacak, rakip Fransa Devlet Başkanı terör
örgütü üyesi ile görüşemeyecek. Çünkü “O BİZİM TERÖRİST, BİZ ONUNLA
PAZARLIKTAYIZ..”
PKK terörü, Türk Milleti
ve Devletinin meselesidir. Avrupalı, bizim böyle bir derdimizin olmasından
memnun olur. Hatta terör örgütlerini destekler. Türkiye’nin bu tür belası
onlara huzur verir. Sen, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak PKK elebaşını,
muhatap alır ve pazarlıklar yapar, terörist başına “TELEVİZYON VERDİM… ONUNLA
YAPTIĞIM PAZARLIKLARI AÇIKLAYAMAM” dersen ciddiyetine kim inanır? Fransa Devlet
Başkanı muhatap olur mu sana?
AKP iktidarı ve Başbakanın APO ile yaptıkları
pazarlıklar sonrası; AKP kurucusu dört kişiden biri olan Abdüllatif Şener’in:
“EZBER BOZANLAR” programındaki, “BAŞBAKANA SORUYORUM: KİM MÜFTERİDİR? KİM
NAMUSSUZDUR? KİM YALANCIDIR?” sorularını hatırlatarak ve bu sorulara verilecek
cevapları bekleyeceğimizi bildirerek, yazımızı noktalayalım.
Kaynak:http://www.habercigazetesi.org/haber-1525-BASBAKANA-SORUYORUM-KIM-MUFTERIDIR-KIM-NAMUZSSUZDUR-KIM-SEREFSIZDIR.html