SİYASET / 2013-01-24 13:56:15
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milletin birlik ruhuna sahip çıkmak, Başbakana göre şeytan işidir. Ancak katile sarılmak terörle müzakere yapmak barıştır. Söğütten sesleniyorum: "Böyle çözüm batsın, böyle barış olmaz olsun"
"Biz bugün Söğüt'teysek, biz bugün tarih yaptığımız ve tarih yazdığımız mübarek topraklarda isek bunun elbette sebebi bellidir" diyen Bahçeli, "Buradan Türklük yeni bir çıkış yapmalıdır. Türkiye, buradan silkinmeli, buradan kuşatmayı yarmalıdır.
AKP buradan kalkan ecdat tokadını yemelidir. Teröristler, acizler, korkaklar, pısırıklar, katile kucak açan uğursuz yüzler, BOP'cular, sömürgeciler Söğüt'ten patlayacak milli volkanla karşılaşmalıdır" açıklaması yaptı.
Bahçeli, "Merdiven Stratejisi" adı altında hainler büyük Türk milletinin muhatabı haline getirilmiştir. PKK merdiven tırmanırken, Türk devleti basamak basamak aşağı inmektedir. Başbakan Erdoğan İmralı canisinin ağzına bakmakta, hükümet Kandil'den ne olduğu şaibeli olan çözüm hamleleri beklemektedir. Çözüm koalisyonu, çözülmüş ve çürümüş vicdanlarıyla Türkiye'nin başına yeni bir çuval geçirmenin arayışındadır" dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim startını dün Osmanlı'nın beşiği Söğüt'ten verdi.
Ertuğrul Gazi Türbesi'ni de ziyaret eden MHP lideri Bahçeli, Hükümet Konağı önünde halka hitap etti.
Bahçeli şunları söyledi:
"Bugün buraya; Yörüklerle, Türkmenlerle dertleşmek, meşveret etmek ve gönüllerimizden geçenleri paylaşmak için koştuk.
Bugün buraya; Milliyetçi Hareket Partisi'nin Mahalli İdareler Seçimleri için yapacağı çalışmaları başlatmak ve ilk adımı atmak amacıyla toplandık.
30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri'ne bugünden itibaren 431 gün kalmıştır.
Başarıya ulaşmak, zafere varmak için bu süre zarfında çok çalışacağız.
Bunun için önümüzdeki süreyi, bundan sonraki süreci çok iyi değerlendireceğiz, Allah'ın izniyle boşluğa, gevşeyeme ve yavaşlığa izin vermeyeceğiz.
Çünkü işimiz çok, meselelerimiz ağır, yapacaklarımız fazladır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Mahalli İdareler Seçimleri için bugünden itibaren ayaktadır, bugünden tezi yok iştah ve hevesle yola çıkmaktadır.
Bunun için Söğüt'teyiz, Söğüt'ten itibaren tüm vatan sathına yayılacak iradeyi kararlılık ve inançla gösteriyoruz.
BU TARİH ÇOK ANLAMLI
Partimiz açısından 24 Ocak tarihi çok anlamlıdır.
Tam 20 yıl önce, yani 24 Ocak 1993'de, 12 Eylül ihtilalından sonra kurduğumuz Milliyetçi Çalışma Partisi, yapılan bir olağanüstü kongreyle asıl ismine kavuşmuş ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin tarihsel devamlılığı bu sayede sağlanmıştır.
Bu önemli yıldönümde Söğüt'teyiz ve Söğüt'ten Mahalli İdareler Seçimleri için çalışmalarımızı hız ve heyecanla başlatıyoruz.
Ayrıca Söğüt, 400 çadırlık Türkmen topluluğunun cihan devletinin mayasını çaldığı yerdir.
Biz de dünün imrenilecek akıl, zekâ ve mertlikle özdeşleşmiş bu tarihi hadisesinden aldığımız ilhamla başta Söğüt ve Bilecik olmak üzere; ilçe, il ve büyükşehir belediyelerine talibiz.
Bunun için milletimizin ve sizlerin huzuruna çıkıyoruz.
Kutlu ecdadımıza vizyon çizen, geleceğini şekillendiren, fütuhatlarının yönünü belirleyen milli ve manevi ihtişamın merkez üssü elbette Söğüt'tür.
TÜRK MİLLETİNİN KALBİNİN ATTIĞI YER
Yaklaşık 9 bin kilometrekarelik toprak alanından, 24 milyon kilometrekarelik imparatorluğa ulaşılması Söğüt ruhuyla, Söğüt felsefesiyle ve Söğüt bağlılığıyla mümkün olmuştur.
Burası Türk milletinin kalbinin attığı yerdir.
Burası ümitlerin yeşerdiği, dargınlıkların bitirildiği, içe dönük hesapların kapatıldığı ve yüksek ideallerin yoğrulduğu yurt köşesidir.
Aynı zamanda Türk milletinin haysiyetinin, hatıralarının ve heyecanlarının kaynadığı faziletle donanmış mahaldir.
Söğüt ve çevresi dua, gaza ve cihat duygusuyla örülmüş ve perçinlenmiştir.
Alplerin cesareti, fakihlerin rehberliği ve Allah dostlarının himmeti bizi buradan insanlığın doruklarına uçurmuştur.
Milletler mücadelesindeki görkemli ve itibarlı mevkiimize buradan sıçraya vardık.
İnsanlığın kutup başı olmaya buradan sivrilerek eriştik.
TEKBİRLERLE BURADAN YOLA ÇIKILDI
Hükümranlığımızın fermanını, adaletimizin satırlarını, merhametimizin ve muhteşem yönetim becerimizin irade-i seniyyesini buradan itibaren yazdık.
Türk milletinin yerküreye nam bırakması Söğüt ufkuyla gerçekleşmiş, kıtalara sesimizin ve varlığımızın ulaşması Söğüt fikriyle hayat bulmuştur.
PAHA BİÇİLMEZ BİR CEVHER
Türk milleti tekbirlerle, salâvatlarla ve niyazlarla buradan yola çıkmıştır.
Burası tırmandığımız zirvelerin yamacı, fetihlerimizin girişi kapısı, iftihar edilecek mazimizin şanlı bir sayfasıdır.
Bunun için Söğüt paha biçilmez bir cevherdir.
Bunun için Söğüt yeri dolmayacak, ikamesi olmayacak ve mukayesesi yapılmayacak bir şuurun adıdır, şanıdır ve şöhretidir.
Buralarda hangi yöne baksak geçmişi hisseder, hangi taşı kaldırsak bir parçamızı görür, bir değerimizle karşılarız.
SÖĞÜT BİR BAŞLANGIÇTIR
Türklüğün; muzafferiyetini ve cihanı hükmü altına alarak insanlığın kaderine imza atmasını sağlayan asıl sır Söğüt Ocağı'dır.
Söğüt bir başlangıçtır, ama en hayırlı başlangıçlardandır.
Söğüt ikinci Ergenekon'dur, ikinci Türeyiş Destanı'dır, yakın veya uzak coğrafyalara tebliğ edilen Oğuz Destanı'nın ağırlık merkezidir.
Dağılmış, ufalanmış ve birliği bozulmuş son vatanımızın üzerine doğan umut güneşi, Türklüğün ülkü beşiğidir.
Beyliklere bölünmüş, istilalara uğramış, kardeşliği zayıflamış, birlikte yaşama mefkûresi kesintiye uğramış yurdumuz Söğütle kendine gelmiş, Söğüt bilinciyle kanatlanmıştır.
Domaniç Dağı'nın kuzeydoğu eteklerinden, doğu-kuzeydoğu doğrultusunda Sakarya Nehri'nin çizdiği kavise kadar uzanan alan Türklüğün hayat pınarı, benliğini ve beraberliğini sağlama aldığı bereket vadisi olmuştur.
KAHRAMANLIKLARIMIZIN KAZANI
Nitekim Söğüt iddialarımızın çimentosu, tezlerimizin mürekkebidir.
Sevdalarımızın korunağı, kahramanlıklarımızın kazanıdır.
Kuruluşundan yaklaşık iki asır sonra, bir Türkmen Beyliğinin Tuna'dan Fırat'a kadar uzanan bir güç ve kudret haline gelmesi Söğüt'te toplanan fikri, fiili ve fiziki çabalarla ortaya çıkmıştır.
Türklüğün hiç sönmeyecek ışığı, hiç düşmeyecek ve düşürülmeyecek mevzisi burasıdır ve burada mana bulmuştur.
Türk vatanı Söğüt'ün irfanıyla bugünlere gelmiştir.
Bundan sonra da Söğüt'ün kılavuzluğuyla geleceğe yürüyecektir.
Türk milleti Söğüt efsanesiyle birlikte yaşama inancını tescillemiştir.
Bundan sonra da aynısını gerçekleştirecektir.
STRATEJİK MERKEZ
Milliyetçi Hareket Partisi Söğüt'ün ana fikrine tam bir uyum ve riayet gösterdiğinden burayı stratejik bir merkez olarak görmekte, bu şekilde tayin etmektedir.
Ertuğrul Gazi'nin liderliği, Osman Gazi'nin adımları, Şeyh Edebali'nin öğütleri, Hayme Ana'nın duası, Dursun Fakıh'ın irşadı bizi bir yapmış, geleceğimizi birleştirmiş ve bağımsızlık tutkumuzu sulamıştır.
YOL GÖSTERİCİLERİMİZ
Bizim yol göstericimiz yine bu kutlu isimler olacaktır.
Turgut Alp, Aygut Alp, Konur Alp, Hasan Alp, Akça Koca, Samsa Çavuş, Köse Mihal, Gündüz Alp bizim mukaddesatımıza ruh katmışlardır.
Ve manevi emanetleriyle katmaya da devam edeceklerdir.
Zira bunun teminat ve garantisi Türkiye sevdalısı temiz vicdanlar, milliyetçi vatansever kalplerdir.
Elbette ecdadımız çözüm diye Bizans tekfurlarına boyun eğmemiştir.
Barış adı altında Bizans'a teslim olmamış, Haçlılara eğilmemiş, fitneye diz çökmemiştir.
İşte biz bu mirasa sahibiz, işte böylesi bir muazzam tarihten süzülerek buradayız.
Neye sahip olduğumuzu iyi biliyoruz.
Nasıl bir geçmişin üzerine oturduğumuzun farkındayız.
Dostumuzu, düşmanımızı bilecek; doğruyu, yanlışı tefrik edecek kadar milli hafızamızdan çok şükür kopmadık, ayrılmadık.
Şeytani hesaplarla, rahmani duruş arasında bocalayan, geçmişimize sırt dönmeyi siyaset sanan gafiller gibi olmadık, olmayı da sırf koltuk, statü veya maddi çıkar adına aklımızdan geçirmedik.
Bizim manevi direklerimiz çürümedi, feyiz kaynaklarımız kurumadı. Bizim milli ilkelerimiz çökmedi, milli hedeflerimiz körelmedi.
BURADA OLMAMIZIN BİR SEBEBİ VAR
Biz bugün
Söğüt'teysek, biz bugün tarih yaptığımız ve tarih yazdığımız mübarek
topraklarda isek bunun elbette sebebi bellidir.
Buradan
Türklük yeni bir çıkış yapmalıdır.
Buradan
Türk milleti yeni bir başlangıca mührünü vurmalı, bu yönde tercih
kullanmalıdır.
Türkiye,
buradan silkinmeli, buradan kuşatmayı yarmalıdır.
AKP
buradan kalkan ecdat tokadını yemelidir.
İhanet,
buradan Anadolu'nun her köşesine yayılacak iradeyle titremeli ve sinmelidir.
Müzakereciler
Söğüt'ten fışkıran ve Hakkâri'ye kadar sirayet eden azametle tanışmalıdır.
Teröristler,
acizler, korkaklar, pısırıklar, katile kucak açan uğursuz yüzler, BOP'cular,
sömürgeciler Söğüt'ten patlayacak milli volkanla karşılaşmalıdır.
Bu
itibarla biz buradayız, bunları gerçekleştirmeye yeminliyiz ve sizlerin
desteğini istiyoruz.
Ezilmeye
çalışılan Türklüğün sözcüsü olmak için yetki istiyoruz.
Dışlanmaya
çalışılan kimliğimizi savunmak için katkı bekliyoruz.
Horlanan
bin yıllık Söğüt hukukunu hak ettiği seviyeye taşımak için imkân ve destek
arıyoruz.
TARİHİ
KAVŞAK
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, önümüzdeki Mahalli İdareler Seçimleri'ni, Türkiye'nin
içine düşürüldüğü kötü gidişattan çıkması için tarihi bir kavşak olarak
görüyoruz.
Bu
nedenle, Türk milletinin müdahalesi tüm hesapları bozacaktır.
Türk
milletinin tepkisi her şeyi değiştirecektir.
Söğüt
bunun için bir milattır, bir dönüm ve karar noktasıdır.
Buradan
yola çıkışımızın esası budur.
Dört yüz
çadırlık bir Türkmen varlığı; nasıl ki milletimizin yüz akı, gurur tablosu ve
zafer tacı olmuşsa, biz de aynısını bir kez daha tekrarlamak ve Türkiye'yi
darlık ve buhrandan çıkarmak istiyoruz.
NEYİ
ÇÖZMEYE ÇALIŞIYORLAR?
Mutlaka
içiniz yanarak izliyorsunuzdur.
İmralı
canisiyle görüşmek moda oldu.
PKK'yla
teslim müzakereleri yapmak sıradanlaştı.
Eli kanlı
canilerin, hiçbir şey yaşanmamış gibi makbul, samimi ve çözüm yanlısı kişiler
olarak propagandası yapıldı.
Türkiye
ne olduğu belli olmayan, neleri ihtiva ettiğini kimsenin itiraf edemediği ve
muhteviyatını açıklayamadığı çözüm tüneline sokuldu.
Çözüm
diyorlar, ama neyi çözmeye çalıştıklarını söyleyemiyorlar.
Çözüm
diyorlar, ama milletimize açık açık ne amaçladıklarını izah edemiyorlar.
BAĞIMSIZ
KÜRDİSTAN'I İNŞA EDİYORLAR
Barıştan
bahsediyorlar, barış süreci hezeyanlarıyla vakit geçiriyorlar; ama bunun için
ne gerektiğini, PKK'nın hangi tavizlerle emellerinden cayacağını ortaya
koyamıyorlar.
Bağımsız
Kürdistan'ı inşa ediyorlar, ama bunu çözüm kılıfına saklıyorlar.
PKK'yı
affetmeye hazırlanıyorlar, şahadetler üzerinden el sıkışarak İmralı canisinin
serbest bırakılması için türlü kurnazlıklara başvuruyorlar, ne var ki bunları
çözüm etiketiyle kapatmaktan da geri durmuyorlar.
Şu
garabete bakınız ki, varlığımızı bitirmek, birliğimizi bozmak ve geleceğimizi
karanlığa gömmek için uğraşan bölücülerle ve teröristlerle çözüm konuşulmakta,
sözde barış görüşmeleri yapılmaktadır.
Maalesef
karşı cephe o kadar kalabalık, o kadar faal haldedir ki, gerçekler
karartılmakta, milli hassasiyetler bir bir bastırılmaktadır.
İMRALI
AKP'NİN KUBBESİ OLDU
Türkiye
deyim yerindeyse kapana kısılmış, çaresizliğin dehlizine düşürülmüştür.
AKP
hükümeti İmralı'yı kendisine kubbe ve hacet kapısı yapmıştır.
İhanetin
ismi "süreç" olmuş, İmralı canisinin sıfatı "figür"
şeklinde ifadelendirilmiş, devlet organları "enstrüman" olarak
isimlendirilmiştir.
Başbakan
Erdoğan medya üzerinden bölücü teröre bir yalvarmadığı kalmış; rica, minnetle
29 yıldır elinde silah tutan cinayet örgütünden pişmanlık göstermesini ve silahını
bırakmasını talep etmiştir.
DEVLETİMİZ
AYAĞA DÜŞÜRÜLDÜ
Türk
devleti resmen ele, ayağa düşürülmüştür.
Milli
benliğimiz yaralanmış, milli şahsiyetimiz hırpalanmıştır.
Türk
milleti arkası arkasına sırtından hançerlenmiş, sadakatsizler, vefasızlar,
yüzsüzler, köksüzler ve vicdansızlar hiç olmadığı kadar cüret ve ivme
kazanmıştır.
Açıkça
söylemeliyim ki, çözüm sözleriyle Türk milleti bölücü teröre kurban verilmek
istenmektedir.
Söğüt'ün
ve şehitlerimizin aziz hatıralarıyla birlikte geçmişteki mücadeleleri harabeye
çevrilmektedir.
PKK
TIRMANIYOR, TÜRKİYE AŞAĞI İNİYOR
Türkiye
zor günlerden, Türk milleti belaların her köşe başını tuttuğu bir dönemden
geçmektedir.
Şeytanca
hazırlanan planlar, sinsice kurulan yakınlıklar, alçakça sürdürülen
pazarlıklar, kalleşçe tesis edilen münasebetler tehlike sınırını çoktan geçmiş,
çoktan aşmıştır.
"Merdiven
Stratejisi" adı altında hainler büyük Türk milletinin muhatabı haline
getirilmiştir.
PKK
merdiven tırmanırken, Türk devleti basamak basamak aşağı inmektedir.
Başbakan
Erdoğan İmralı canisinin ağzına bakmakta, hükümet Kandil'den ne olduğu şaibeli
olan çözüm hamleleri beklemektedir.
Çözüm
koalisyonu, çözülmüş ve çürümüş vicdanlarıyla Türkiye'nin başına yeni bir çuval
geçirmenin arayışındadır.
PKK'NIN
TALEPLERİ BİR BİR YERİNE GETİRİLİYOR
PKK
talepleri peş peşe karşılanmakta, İmralı canisinin çözüm reçeteleri sözüm ona
tedavi maksadıyla ele alınmaktadır.
Gündem
içinde en çok konuşulanlar; İmralı, İmralı canisi, Kandil, PKK, BDP, sözde Kürt
sorunu olarak görülmektedir.
Sanki
Türkiye'nin başka bir meselesi kalmamıştır.
Varsa da,
yoksa da, bölücülerin istekleri, PKK'nın belirlediği başlıklar, dağ edebiyatı,
özgürlük ezberi, insan hakları tekerlemesi, devletin kabahatleri, tarihteki
yanlışlar başta AKP olmak üzere herkesin diline yerleşmiştir.
Oysaki
Söğüt'ün sorunları görmezden gelinmektedir.
Bilecik'in
biriken ve ağırlaşan sosyal ve ekonomik açmazları ötelenmektedir.
İşsizlik
kimsenin aklına dahi gelmemektedir.
Sayın
Başbakan'ın Söğütte kapanan seramik fabrikalarından hiç haberi yoktur.
Yoksulluğun
semtine maalesef uğrayan yoktur.
ÇİFTÇİYİ
DUYAN YOK
Çiftçilerimizin
feryatları, işçilerimizin şikâyetleri, Söğütlü esnafımızın çığlıkları duyulmamaktadır.
İmralı
canisine televizyon hediye eden, bölücü dayatmaları taksit taksit karşılayan
Başbakan Erdoğan, vatandaşlarımızın ekmeğe bile muhtaç hale geldiğini
anlamamakta, anlamak istememektedir.
Üzülerek
şahit olmaktayız ki, milletin birlik ruhuna sahip çıkmak Başbakan'a göre şeytan
işidir.
Türkmenin,
yörüğün, kısaca Türk'ün hakkını ve hukukunu savunmak Başbakan'a göre şeytanın
yoludur.
Ancak
katile sarılmak çözüm, örgütüne hoşgörülü yaklaşmak barış adımları olup iyi
niyet olarak takdim edilmektedir.
Buradan
diyorum ki, böyle bir çözüm batsın, böyle bir barış olmaz olsun.
İBLİSİN
YOL ARKADAŞLARI
İblisin
asıl yol arkadaşları; Türklüğe idamlık mahkûm muamelesi yapanlar, kötülüğün
markası olarak görenler ve milletimizin arasına nifak tohumları ekenlerdir.
Bunlarla
da mücadelemiz Allah'ın izniyle sonuna kadar devam edecek, ay yıldızlı
bayrağımızı indirmeye, milletimizi öğütmeye ve 36'ya ayırmaya küstahça
çalışanlara her şeyimizle karşı koyacağız.
Bizim
yolumuz, tercihimiz hak yolu, hakikat yolu ve Allah yoludur.
Biz
devleti küçültme arayışlarına Söğüt anlayışıyla cevap vereceğiz.
Türk
milletini etnik öbeklere geriletme namertliklerine Söğüt sancağıyla engel
olacağız.
AKP'nin
Meclis'te kabul ettiği, eyalet ve federasyon sistemine kapı açan yeni
Büyükşehir Kanunun mahsurlarını Söğüt bakışıyla milletimize anlatacağız.
Kapanan
belde belediyelerimizin gasp edilen hakkının sözcüsü ve mağdur edilmiş
yörelerimizin beklentilerine tercüman olacağız.
Söğüt
pusulasıyla önümüzü aydınlatıp güç takviyesi yapacağız ve AKP'yi inşallah
mağlup edeceğiz.
BÜYÜKŞEHİR
KANUNU
AKP
hükümeti 6360 sayılı yeni Büyükşehir Kanunuyla Türk idare sistemini temelinden
sarsmıştır.
Yapılan
düzenlemeyle büyükşehir sayısı 16'dan 29'a, büyükşehir ilçe sayısı 143'ten
500'e çıkartılırken, il belediye sayısı 65'den 52'ye düşürülmüş, ilçe belediye
sayısı 749'dan 418'e çekilmiş, belde belediye sayısı bin 977'den 428'e
indirilmiş ve toplam belediye sayısı da 2 bin 950'den bin 427'ye gerilemiştir.
Büyükşehir
Kanunu çok boyutlu olumsuzlukları beraberinde getirmiş, az önce de vurguladığım
gibi, belde belediyelerin birçoğu kapanmayla yüz yüze kalmıştır.
Vatandaşlarımızın
katlanmak zorunda kaldığı külfetler artmış, sosyal, ekonomik yükler yeni
durumda daha da fazlalaşmıştır.
Mahalli
idarelerle ilgili yeni yapılanmanın önü alınamaz tehlikelere meydan vereceği
bir an olsun unutulmamalıdır.
AKP'nin
amacı hizmet üretmek, belediye faaliyetlerini yaygınlaştırmak ve yatırımları
çoğaltmak olmayıp, Türkiye'nin üniter devlet sistemini sakatlamak olduğu ham
bir iddia olarak görülmemelidir.
İktidarın
bu vahim hatasına gerekli dersin önümüzdeki Mahalli İdareler Seçimi'nde
verileceğini düşünüyor ve bunu bekliyorum.
ÜÇ SİYASİ
OLAY, ÜÇ İMTİHAN
Türkiye'nin
önünde çok ciddi üç siyasi olay, üç imtihan vardır.
Birincisi
30 Mart 2014 tarihindeki Mahalli İdareler Seçimi'dir.
İkincisi,
28 Ağustos 2014 tarihindeki Cumhurbaşkanlığı Seçimi'dir.
Üçüncüsü
ise 2015 yılının Haziran ayında yapılması gereken Milletvekilliği Genel
Seçimi'dir.
İlk
etapta yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri, sonrakilerinin yönünü ve sonucunu
aşağı yukarı yakından etkileyecektir.
Bu
kapsamda Türkiye'nin huzur, güvenlik, refah ve esenlik içinde olabilmesi, içine
girdiği bölünme sürecinin durdurulması için AKP'nin demokratik yollardan
tasfiyesi şart olmuştur.
Bunun
için Mahalli İdareler Seçimleri hayati bir nitelik arz etmektedir.
AKP'ye bu
seçimde, iktidardan gideceğinin işareti verilmeli, yanlış ve ihanete varan
politikalarının cezası sandık marifetiyle kesilmelidir.
Türkiye'nin
bölücü teröre yem olmaması, milletimizin sükûnete kavuşması ve bütünlüğünü
koruyabilmesi için bu seçim vazgeçilemez bir önemdedir.
Biliniz
ki, millet olma şuurunun daha fazla gevşetilmesi, daha da köreltilmesi
izmihlali ve imhayı sağlayacaktır.
İLK DURAK
ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMDİR
Şehit ruhunun
incinmemesi, ecdat yadigârı bu aziz vatanın mahcup düşmemesi için ilk durak
önümüzdeki seçimdir.
AKP
zihniyeti, Mahalli İdareler Seçimi'nde gecikmiş ve ertelenmiş sonun ilk
aşamasıyla karşılaşmalı, bunu yaşamalıdır.
Yürekten
inanıyorum ki, Mahalli İdareler Seçimi bir uyanış, Cumhurbaşkanlığı seçimi bir
uyarı ve Milletvekilliği Genel Seçimi de Milliyetçi Hareket Partisi iktidarının
tescili olacaktır.
Azmetmek,
çalışmak, gayret etmek, herkese ulaşmak, herkesle tanışmak ve kaynaşmak bizden;
takdir siz değerli kardeşlerimden, yardım ve himaye Cenab-ı Allah'tandır.
Bu
itibarla Söğüt'ün yetiştirdiği güzide bir şahsiyet olan, geçmişte belediye
başkanı olarak saygın hizmetlerde bulunmuş, tecrübesiyle, birikimleriyle
hepimizin takdirini toplamış olan değerli dava arkadaşım Sayın Halil Aydoğdu
Bey'i de, Söğüt belediye başkan adayı olarak ilan ediyorum.
Bundan
sonra değişik tarih ve fırsatlarda belediye başkan adaylarımızı milletimizin
huzuruna çıkaracak ve siyasi çalışmalarımızı tam bir inanmışlıkla yerine
getireceğiz.
Temennim
odur ki, bir dönem aradan sonra Söğüt tekrar Üç Hilal'de karar kılacak, yeniden
Üç Hilal'de buluşacaktır.
SÖĞÜT
YÜZÜMÜZÜ AĞARTACAK
Siyasi
görüşü, kökeni ve mezhebi ne olursa olsun tüm Söğütlü kardeşlerime güveniyor ve
hepinizden bir kez daha partimize yetki vermenizi ve şehrin mührünü teslim
etmenizi istiyorum.
Söğüt'ün
yüzümüzü ağartacağını biliyorum.
Söğüt'ün
bizi yalnız bırakmayacağını görüyorum.
Bundan
dolayı hepinize minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
Hepinizi
bir kez daha en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Yolunuz,
bahtınız ve alnınız açık olsun.
Sağ olun,
var olun, hepiniz Cenab-ı Allah'a emanet olun.
Ne Mutlu
Türküm Diyene."