31
Ocak 2013 Perşembe 12:26
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet
Büyükataman'dan, ana dilde savunma hakkına onay veren Cumhurbaşkanı Gül'e
ihtarname...
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, ana
dilde savunma hakkına onay veren Cumhurbaşkanı Gül'e ihtarname çekti.
Cumhurbaşkanı Gül'ün AKP'nin bölücülük değirmenine can suyu
taşıdığını söyleyen Büyükataman, tarihi örnekler ışığında Gül'e Türkçe dersi
verdi.
Büyükataman'ın açıklaması şöyle:
GÜL BÖLÜCÜLÜK DEĞİRMENİNE CAN SUYU TAŞIYOR
Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, göreve geldiği günden bu
yana Türkiye’yi değiştirmeye, dönüştürmeye çalışan ve PKK taleplerine yasal
dayanaklar oluşturan AKP iktidarının bölücülük değirmenine can suyu taşımaktadır.
GÜL, TÜRK MİLLETİNİN GÖZÜNDE İTİBAR KAYBETTİ
Cumhurbaşkanı Gül, son olarak, milleti bir arada tutan en önemli
öğelerden birinin, yani dil birliğinin bozulmasına öncülük edecekolan ana
dilde savunma hakkını getiren yasayı da onaylamış ve Türk milletinin gözündeki
birleştirici ve bütünleştirici vasfını tamamen yitirmiştir.
BÜYÜKATAMAN'DAN TÜRKÇE DERSİ
Bahsi geçen ana, anne demek olan ana değil; “Temel, asıl, esas”
anlamına gelen anadır. Ana dil ise anneden öğrenilen dil demek değildir. Ana
dil; “Kendisinden başka diller veya lehçeler türemiş olan dil”dir.
Atatürk’ün fikir babam dediği ve fikirleri Cumhuriyetin sosyolojik
alt yapısına temel teşkil eden büyük düşünür Ziya Gökalp aynen şöyle
seslenmektedir;
Türklüğün bir ili var
Ve yalnız bir dili var.
Başka bir dil var diyenin
Başka bir emeli var!
Dil birliği, bir milletin olmazsa olmazlarındandır. Aynı dili
konuşmayan insanlar aynı düşünce sistemine sahip değildirler; çünkü insan önce
düşünür, sonra konuşur ve ardında da yapar. Dil birliği kurmayan insanları
ortak duygu ve düşünce sisteminde toplamak mümkün değildir. Bu insanlar bir
araya geldiklerinde, yapay bir millet olurlar ve belli bir zaman sonra da
dağılıp giderler.
Dilin toplayıcı, kucaklayıcı ve kaynaştırıcı özelliğini fark eden
Karamanoğlu Mehmet Bey’in, 13 Mayıs 1277 tarihinde, “Bugünden sonra
divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka bir dil
kullanılmaması “ sözleriyle verdiği buyruk, yalnız o dönem yaşayanlara
değil, kendisinden asırlar sonra yaşayacak olan düşünür, şair, yazar, ilim ve
devlet adamlarına da rehber olmuştur.
II. Meşrutiyet Devri Osmanlı Mebuslar Meclisinde, Hakkâri
milletvekili Taha Efendi, kanunların mahalli dillere tercüme yoluyla
duyurulması isteğine karşı çıkarak ,”Bunu ben deniz Kürt olduğum halde,
teklif etmem.” demiştir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
söylediği gibi; Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını,
göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan
her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun
yüreğidir, beynidir.”
Ana dilde savunma hakkından söz edenler, Türk milletinin bağrına ve
beynine hançer saplamak suretiyle onu parçalamak, dağıtmak ve yok etmek isteyenlerdir.
Bu vesileyle ortak tarih şuurunu, yani milli hafızayı ortadan kaldırmayı
amaçlamaktadırlar. Ayrı ve yapay bir dil konuşanların milli bağlılık hissinin
de zayıflayacağı düşünülürse, aziz milletimizi ilerleyen süreçte daha karanlık
ve kasvetli günlerin beklediğini söylemek mümkündür. Lakin her ne şartta olursa
olsun, her ne pahasına olursa olsun Milliyetçi Hareket Partisi bu tür ihanet
projelerinin ve bölücülük heveslilerinin karşında olmaya devam edecektir.