22 Ocak 2013 Salı 10:21
"Biz hepsine bozkurt gibi..."
MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli,
partisinin grup toplantısında konuştu. Teröre
karşı çözüm süreciyle ilgili sert konuşan Bahçeli,
"Bırakın, Kandil yamacına çözüm
amacıyla paraşütle inen soytarıların yedikleri içtikleri ayrı gitmesin bize
Türk milletinin varlığı ziyadesiyle yeter." dedi.
İşte Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:
Bulgaristan hükümetinden bu olayın tüm yönleriyle ayrıntıya kavuşturulmasını bekliyoruz. Bu vesileyle balkanlardaki tüm soydaşlarımıza esenlikler diliyorum. Bulgaristan siyaset hayatında 23 yıldır demokrasi çizgisinden ayrılmayan genel başkan Lütfü Mestan'ı da kutluyor, bundan sonraki çalışmalarında üstün başarılar diliyorum. Bugün karşı karşıya kaldığımız çok boyutlu meselelere dar bir pencereden ve sabit bir noktadan bırakmak, bizi sağlıklı sonuçlara götüremeyecektir. Her konuya soruna geniş açıdan yaklaşmak, üstten bakmak işimizi kolaylaştıracağı gibi bize aradığımız çıkış yollarını da açacaktır. Üzerimizdeki oyunlar hiç bitmemiş, hakkımızdaki iftira furyası hiç kesilmemiştir. Kimi zaman silahla, kimi zaman ayak oyunuyla varlığımız ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Meydanlarda bileğimizi bükemeyen çok faktörlü ve çok failli ittifak belirlediği hedeflere ulaşmak için varını yoğunu ortaya koymaktan geri durmamıştır.
"Türk milleti daha vahim sürecin içine sokulmuştur"
Bugün bize demokrasi ve özgürlük
nasihatinde bulunanlar kanlı geçmişlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Fransa'nın
Mali'yi hedef alması, ABD'nin Irak ve Afganistan'ı işgal etmesi ve Suriye ile
ilgili yapılan hesaplar hep bunun kanıtıdır. Her defasında çözüm denmiş,
özgürlük bahanesi kalkan yapılmış, bir parçamız koparılmıştır. Bir türlü
kapanmayan açılımlarla, batılılaşma hamleleriyle, kökümüzden savrulmalar
yaşanmış ve yaşatılmıştır. Büyük Türk milleti yüzyıllardır çekile çekile
bugünkü sınırlarına gelmiştir. Bu nedenle millet hafızasına kazınmış k ayıplar,
ödünler, bölünmeler ve en az zaferler kadar belirleyici bir konumda
olmuştur. 83 yıl evvel yeniden çizilen ve taviz verilemeyeceğinin beyanı olan
bugünkü yaşama alanımız aynı zamanda gerileyişimizin son sınırı olarak
değerlendirilmelidir. Türk milletine karşı en kapsamlı plan ve engellemeler
olarak tanımı yapılabilecek Haçlı hücumu bizi yerimizden yurdumuzdan
değerlerimizden ayırmak için türlü vasıtalar kullanmıştır. Aradığı hainleri her
dönemde içimizden devşirmiştir. Milli hafızalarda geçmişteki yıkım ve
yenilgiler her zaman etkili olduğundan benzerlerini bir kez daha yaşamamak için
tedbirli olunmuş ve her şey buna göre şekil almıştır. Dün Osmanlı
imparatorluğunu parçalamak için uğraşanların bugünkü torunları, bu defa da
Türkiye Cumhuriyeti'ne aynı akıbeti yaşatmak istemektedirler. Tarihteki yıkım
dönemleri tekrarlanmak istenmektedir. Ortam uygun, işbirlikçi iktidar hazır,
hainler iştah içindedir. Demokrasi, özgürlük, çözüm, barış, insan hakları
çığlıklarıyla Türk milleti daha vahim sürecin içine sokulmuştur.
"Başbakan Erdoğan, Haçlılarla aynı fikirde..."
Türkiye adım adım tasfiye
olmakta, Türk milleti yavaş yavaş zehirlenmektedir. Çözüm sözleri, barış
ezberleri varlığımızı birliğimizi harap etmeye ayarlı saatli bir bombaya
dönüşmüştür. Geçmişte her çözüm denildiğinde bir insanımızı yitirdik, bir
toprağımızdan olduk. Bunlardan ders almayan gafiller, hainler ve vicdanları
mezbeleye dönüşmüş nankörler şimdi faaliyettedirler. Başbakan Erdoğan, Damat
Ferit'ten aldığı bayrağı bölünmüş vatan toprağına dikmek için çalışmaktadır.
Bunun için istismarda aldatmada sınır tanımamaktadır. Milletimiz alıştırılmak
istenmektedir. Başbakan Erdoğan'ın diz çöken acizliği, her kepazeliğe davet
çıkaran politikaları Türk milletini sona yaklaştırmaktadır. Başbakan Erdoğan
için, Haçlılarla aynı fikirde olmak rahatsız edici görünmemiştir.
"AKP,
CHP, BDP, İmralı canisi hepsi aynı safta dirensinler"
Biz Türk milletine inanıyoruz, varlığına güveniyoruz ve bütünlük içinde yaşamak dışında hiçbir alternatife güvenmiyoruz. Milleti bölmenin adı çözüm ise, biz çözüme ve çözüm taraftarlarına karşıyız. Bırakın AKP, CHP, BDP, İmralı canisi hepsi aynı safta dirensinler biz hepsine bozkurt gibi direniriz. Bırakın, Kandil yamacına çözüm amacıyla paraşütle inen soytarıların yedikleri içtikleri ayrı gitmesin bize Türk milletinin varlığı ziyadesiyle yeter. AKP'nin medet beklediği çare umduğu elinden tuttuğu şahıs Türk milletine çevrilmiş ölüm silahının bir numaralı failidir. Şehitlerin kanı bu hainin eline bulaşmıştır. Öncelikle herkesin diline pelesenk olmuş, çözüm ve barış sözlerinin üzerinde durmak bu alanda kafa yormak gerekmektedir. Açıklıkla sormak isterim ki, Başbakan Erdoğan ve hükümetle birlikte önüne gelenin propagandası yaptığı nedir? PKK neyin karşılığında silah bırakacaklardır? Silahı sigorta olanlar nasıl da birden bire vazgeçecektir? Merak etmekteyiz ki barış nedir, tarafları kimlerdir? Şayet barıştan bahsediliyorsa, savaşın karşı cephesi kimdir? PKK Türk devletinin muhatabı haline mi gelmiştir? İmralı canisi kimin adına konuşmaktadır? Çözüm adı altında neler planlamaktadır? Çözüm de çözüm diyen şuursuzlar bununla neyi beklemektedir?
"İmralı
canisinin serbest bırakılması çözüm müdür?"
Anadilde eğitim çözüm müdür? İmralı
canisinin serbest bırakılması çözüm müdür? Özerklik ve federasyon çözüm yolu
mudur? PKK'nın affedilmesi siyasete taşınması çözümün hangi etabıdır? Bölücü
teröre 29 yıldır mücadele vermiş, gazilerimizin şehit yakınlarının hakkı nasıl
ödenecektir? Sayın Başbakan, sayın Cumhurbaşkanı size göre çözüm nedir?
TÜSİAD'ın yöneticileri siz çözümden ne anlıyorsunuz? İstanbul'da bol keseden
atıp tutacağınıza zahmet edip mesela Hakkari'de Şırnak'ta ne zaman yatırım
yapacak ve fabrika kuracaksınız. Boğazda keyif çatan yarım aydınlar, ipotek
altındaki kalemşörler derdiniz nedir? Neyi beklemektesiniz? Teröristler
aklanınca, İmralı canisi özgürlüğüne kavuşunca, Türk milleti parçalanınca bunun
adı çözüm mü olacak? Bil ki seni PKK iktidara taşımadı. Başbakan kalabilmek
için yabancılara yeminlerin mi vardır? Yetmedi mi yaptıkların, bitmedi mi
oyunların? Türkiye bu hıyanet kuşağını daha fazla kaldıramayacak, bu
saldırılara daha fazla kaldıramayacaktır. Yara derindir. Başbakan Erdoğan
geçtiğimiz haftaki grup toplantısında, 10 yıldır anneler ağlamasın diye
bedenini elini ortaya koyduklarını söylemektedir. Meğerse Başbakan Erdoğan 10
yıldır uğraşıyormuş da bunu kimseler görmemiştir. Asıl analara karalar
bağlatan, oluk oluk gözyaşlarının akmasına neden olan, vatanımızı acıya sevk
eden iktidarın ismi Adalet ve Kalkınma Partisi ve Başbakan'ı da Recep Tayyip
Erdoğan'dır. AKP'nin sonu gelecektir. 9 Ocak günü Paris'te üç PKK militanının
infaz edilmesi Türkiye'yi on gündür oyalamıştır. Soruşturmada, savcı bir
numaralı zanlıyı açıklamış ve bunun da PKK'lı olduğu ortaya çıkmıştır. Yine de
bu olayın sis perdesi tümüyle aralanmalı ve cinayetler tam olarak
aydınlatılmalıdır. Türkiye'ye getirilen cenazeler, AKP'nin göz yummasıyla tam
bir şova dönüşmüş ve terör propagandası yapılmıştır.