15 Mart 2013 Cuma

Devlet itibarı ayaklar altında/Orhan KARATAŞ


KÖŞE YAZILARI / 2013-03-14 09:33:11

AKP-PKK ortaklığı, ülkeyi felakete sürükleme yolunda yeni bir virajı daha döndüler. Türkiye Cumhuriyeti bir defa daha dağdaki eşkıya ile muhatap edildi, aynı seviyede tutuldu, adap ve itibar yerlerde süründü. Bunun adına da "olumlu gelişme" diyerek, akılla, ahlakla, insafla, milletle, devletle bir defa daha alay ettiler.
Mutlaka bir hesap var
AKP Türkiye'sinde yaşanan hiçbir şey tesadüf değildir. Ne oluyorsa, ne söyleniyorsa, ne yaşanıyorsa tamamının altında mutlaka bir hesap vardır. Nitekim, eli kanlı teröristlerin kurdukları kahpe pusularda bir takım devlet görevlilerini kaçırmasının boşuna olmadığı ortaya çıkmıştır. Bunu sadece eli silahlı canilerin yaptıklarına bakarak söylemiyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin hem de devlet görevlisi olan vatandaşları kaçırıldığı halde aylardır, yıllardır niçin ilgisiz kalındığı, hiçbir şey yapılmadığı şimdi anlaşılıyor. Kaçırılan İsrail askeri için seferber olanlar, uzun süredir kıllarını bile kıpırdatmadılar. Belli ki, bugün yaşananlara hazırlık yapılmış. Masaya oturmanın yeni ve farklı bir güzergahı aylar öncesinden hazırlanmış. İmralı'da nelerin görüşüldüğü, hangi konularda anlaşıldığı, ne tür planların yapıldığı da böylece ortaya çıkmış oluyor.
Herkes kendi rolünü oynuyor
Bugün zamanı geldi, herkes kendi rolünü oyuyor. İmralı canisi devletle kendini bir tuttu. İki ülke savaşmış da yenişememiş, şimdi de barış görüşmeleri yapılıyor gibi bir tavır ortaya koydu. Bebek katiliyle görüşmeden dönen BDP milletvekillerinin açıklamaları ile bu tavır daha da net hale getirildi. AKP önce susarak, sonra tam da onların söylediklerini yaparak bu durumu tescilledi. Gerisi kendiliğinden geldi. Şu rezalete bakar mısınız? Dağdaki eşkıya devlet görevlilerini imza karşılığında teslim ediyor. Üzerine bir de, İmralı canisinin talimatıyla bunu yaptıklarını ilan ediyor. İmralı'nın niçin ve nasıl PKK genel merkezine dönüştürüldüğü bir defa daha ortaya çıkıyor.
Söz konusu AKP olunca
Hiç kimse çıkıp da, 8 insanın hayatının kurtarıldığından dem vurmaya çalışmasın. Elbette ki, sağ-salim dönüp ailelerine kavuşmaları çok güzeldir. Ancak, bu ortada ki oyunu görmemeyi veya onaylamayı gerektirmiyor. Zira, eğer bu ülkenin, özel hesapları olmayan, milli, kararlı ve samimi bir hükümeti olsaydı, önce o insanlar kaçırılmazdı. Çünkü, AKP öncesinde yok edilmiş terörün tekrar baş kaldırılmasına izin verilmeyeceği için buna fırsat bulamazlardı. Ancak, yine de böyle bir şey yaşanmış olsaydı, Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi vatandaşlarına sahip çıkacak kudrete sahiptir. Kaçırma cüretinde bulunanları anasından doğduğuna pişman eder, vatandaşlarını alır gelirdi. Bütün dünya bunu böyle yapıyor. Ancak, bizde söz konusu olan AKP'dir ve yaşadıklarımız çok vahim, çok acıdır.
Gündemi İmralı canisi belirliyor
Gelinen noktada ne yazık ki, hükümetin gündemini İmralı'daki cani belirlemekte, yol haritasını bu katil çizmektedir. AKP'den bu duruma en küçük bir müdahale olmadığı gibi, bir rahatsızlık da duyulmamaktadır. Bu yaşananlar, bundan sonra olacakların da habercisidir. Çok daha azmış, çok daha mesafe kat etmişlerdir. Bundan sonraki hedef İmralı'daki katilin serbest bırakılmasının zeminini hazırlamaktır. Bu konuda da AKP ile tam bir işbirliği içinde oldukları anlaşılıyor. Nevruz bahanesiyle yeni bir kalkışma süreci başlatacaklarını ilan etmişlerdir. Açık ve aleni şekilde İmralı canisine özgürlük istemekte ve hükümetin bu talebi yerine getirmesini beklemektedirler. Muhalefetten gelen her eleştiriye anında ve en ağır şekliyle cevap veren AKP cenahından bu taleplere karşı en küçük bir itiraz olmamıştır. Belli ki, yine herkes kendi rolünü oynuyor. BDP-PKK zemin hazırlayacak, AKP yapacak.
Silahı bırakmayacaklar
Peki, bütün bu teslimiyetin, bütün bu vahametin, bütün bu ihanetin karşılığında bu ülkeye huzur geleceğini, kan akmayacağını, silahların bırakılacağını kimse söyleyebilir mi? Söyleyemez, söyleyen de komik duruma düşer. Bölücü katiller ve elebaşları böyle bir şeyin olmayacağını zaten duyurmuşlardır. İmralı canisinin sözlerinde de bu var, Kandil katillerinin beyanlarında da silahı bırakmanın mümkün olmadığı özellikle belirtiliyor. Hatta daha da ileri giderek Türkiye'den bir süreliğine çıksalar dahi, "AKP bu konuda kendilerine her türlü güvenceyi vermiştir) silahı bırakmayacaklarını, gittikleri yerde, yani Kuzey Irak'da çok daha büyük, çok daha kanlı eylemler yapacak şekilde hazırlık yapacaklarını duyurmuşlardır. İmralı canisi, sayı bile vermiş ve 50 bin kişilik bir güce ulaşabileceklerini iddia etmiştir.
Şimdi, imanı, ahlakı,vicdanı, Allah korkusu olan birisi çıksın da, böyle bir süreçten bu ülkeye hayırlı ve faydalı bir sonuç geleceğini söylesin. Bu şartlarda, bu gelişmelerin ışığında silahların susacağını, kanın duracağını, ihanetin biteceğini söylemek, insan aklıyla dalga geçmekten başka bir şey değildir ki, AKP bu konuda çok maharetlidir.