KÖŞE YAZILARI / 2013-03-14 09:33:11
AKP-PKK ortaklığı, ülkeyi
felakete sürükleme yolunda yeni bir virajı daha döndüler. Türkiye Cumhuriyeti
bir defa daha dağdaki eşkıya ile muhatap edildi, aynı seviyede tutuldu, adap ve
itibar yerlerde süründü. Bunun adına da "olumlu gelişme" diyerek,
akılla, ahlakla, insafla, milletle, devletle bir defa daha alay ettiler.
Mutlaka
bir hesap var
AKP Türkiye'sinde yaşanan
hiçbir şey tesadüf değildir. Ne oluyorsa, ne söyleniyorsa, ne yaşanıyorsa
tamamının altında mutlaka bir hesap vardır. Nitekim, eli kanlı teröristlerin
kurdukları kahpe pusularda bir takım devlet görevlilerini kaçırmasının boşuna
olmadığı ortaya çıkmıştır. Bunu sadece eli silahlı canilerin yaptıklarına
bakarak söylemiyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin
hem de devlet görevlisi olan vatandaşları kaçırıldığı halde aylardır, yıllardır
niçin ilgisiz kalındığı, hiçbir şey yapılmadığı şimdi anlaşılıyor. Kaçırılan İsrail askeri için seferber
olanlar, uzun süredir kıllarını bile kıpırdatmadılar. Belli ki, bugün
yaşananlara hazırlık yapılmış. Masaya oturmanın yeni ve farklı bir güzergahı
aylar öncesinden hazırlanmış. İmralı'da nelerin görüşüldüğü, hangi konularda
anlaşıldığı, ne tür planların yapıldığı da böylece ortaya çıkmış oluyor.
Herkes
kendi rolünü oynuyor
Bugün zamanı geldi, herkes
kendi rolünü oyuyor. İmralı canisi devletle kendini bir tuttu. İki ülke
savaşmış da yenişememiş, şimdi de barış görüşmeleri yapılıyor gibi bir tavır
ortaya koydu. Bebek katiliyle görüşmeden dönen BDP milletvekillerinin
açıklamaları ile bu tavır daha da net hale getirildi. AKP önce susarak,
sonra tam da onların söylediklerini yaparak bu durumu tescilledi. Gerisi
kendiliğinden geldi. Şu rezalete bakar mısınız? Dağdaki eşkıya devlet
görevlilerini imza karşılığında teslim ediyor. Üzerine bir de, İmralı
canisinin talimatıyla bunu yaptıklarını ilan ediyor. İmralı'nın niçin ve nasıl
PKK genel merkezine dönüştürüldüğü bir defa daha ortaya çıkıyor.
Söz
konusu AKP olunca
Hiç kimse çıkıp da, 8 insanın
hayatının kurtarıldığından dem vurmaya çalışmasın. Elbette ki, sağ-salim dönüp
ailelerine kavuşmaları çok güzeldir. Ancak, bu ortada ki oyunu görmemeyi veya
onaylamayı gerektirmiyor. Zira, eğer bu ülkenin, özel hesapları olmayan, milli,
kararlı ve samimi bir hükümeti olsaydı, önce o insanlar kaçırılmazdı. Çünkü,
AKP öncesinde yok edilmiş terörün tekrar baş kaldırılmasına izin verilmeyeceği
için buna fırsat bulamazlardı. Ancak, yine de böyle bir şey yaşanmış olsaydı,
Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi vatandaşlarına sahip çıkacak kudrete
sahiptir. Kaçırma cüretinde bulunanları anasından doğduğuna pişman eder,
vatandaşlarını alır gelirdi. Bütün dünya bunu böyle yapıyor. Ancak, bizde
söz konusu olan AKP'dir ve yaşadıklarımız çok vahim, çok acıdır.
Gündemi
İmralı canisi belirliyor
Gelinen noktada ne yazık ki,
hükümetin gündemini İmralı'daki cani belirlemekte, yol haritasını bu katil
çizmektedir. AKP'den bu duruma en küçük bir müdahale olmadığı gibi, bir
rahatsızlık da duyulmamaktadır. Bu yaşananlar, bundan sonra olacakların da
habercisidir. Çok daha azmış, çok daha mesafe kat etmişlerdir. Bundan
sonraki hedef İmralı'daki katilin serbest bırakılmasının zeminini
hazırlamaktır. Bu konuda da AKP ile tam bir işbirliği içinde oldukları
anlaşılıyor. Nevruz bahanesiyle yeni bir kalkışma süreci başlatacaklarını
ilan etmişlerdir. Açık ve aleni şekilde İmralı canisine özgürlük istemekte
ve hükümetin bu talebi yerine getirmesini beklemektedirler. Muhalefetten gelen
her eleştiriye anında ve en ağır şekliyle cevap veren AKP cenahından bu
taleplere karşı en küçük bir itiraz olmamıştır. Belli ki, yine herkes kendi
rolünü oynuyor. BDP-PKK zemin hazırlayacak, AKP yapacak.
Silahı
bırakmayacaklar
Peki, bütün bu teslimiyetin,
bütün bu vahametin, bütün bu ihanetin karşılığında bu ülkeye huzur geleceğini,
kan akmayacağını, silahların bırakılacağını kimse söyleyebilir mi? Söyleyemez,
söyleyen de komik duruma düşer. Bölücü katiller ve elebaşları böyle bir şeyin
olmayacağını zaten duyurmuşlardır. İmralı canisinin sözlerinde de bu var,
Kandil katillerinin beyanlarında da silahı bırakmanın mümkün olmadığı özellikle
belirtiliyor. Hatta daha da ileri giderek Türkiye'den bir süreliğine
çıksalar dahi, "AKP bu konuda kendilerine her türlü güvenceyi vermiştir)
silahı bırakmayacaklarını, gittikleri yerde, yani Kuzey Irak'da çok daha büyük,
çok daha kanlı eylemler yapacak şekilde hazırlık yapacaklarını duyurmuşlardır.
İmralı canisi, sayı bile vermiş ve 50 bin kişilik bir güce ulaşabileceklerini
iddia etmiştir.
Şimdi, imanı, ahlakı,vicdanı,
Allah korkusu olan birisi çıksın da, böyle bir süreçten bu ülkeye hayırlı ve
faydalı bir sonuç geleceğini söylesin. Bu şartlarda, bu gelişmelerin ışığında
silahların susacağını, kanın duracağını, ihanetin biteceğini söylemek, insan
aklıyla dalga geçmekten başka bir şey değildir ki, AKP bu konuda çok
maharetlidir.