15 Haziran 2015 Pazartesi

AKP-HDP koalisyonu olmalıdır



 

Orhan Karataş / 2015-06-15 10:09:12

Bütün işaretler, bütün gelişmeler AKP-CHP koalisyonunu haber verse de, seçim sonuçlarının ortaya koyduğu tablo ve parti sicilleri, AKP ile HDP'nin bir hükümet kurmasının çok daha isabetli olacağını gösteriyor. PKK'nın siyasi uzantısı olan HDP ile Cumhuriyetle hesabı olan AKP'nin, ortaklık için anlaşamayacakları hiçbir şey yoktur. AKP vekilleri Cumhuriyeti reklam arası görmüşlerdir, İmralı canisi ve HDP'de Cumhuriyeti mutlaka yıkılması gereken bir düzen olarak değerlendirmişlerdir. Ülkenin felaketine giden çözülme sürecini birlikte planlamış, birlikte yürütmüş, birlikte hayata geçirmişlerdir.
                                   
HANGİ BİRİNİ ANLATALIM

          O kadar çok ortak yönleri var ki, hangi birini anlatalım? İmralı canisi daha önce Erdoğan'ın siyasi hayatını kurtardığını ilan etmemiş miydi? Bebek katilinin bu sözüne hiçbir itiraz yapıldı mı? Çok daha önemlisi HDP, AKP'nin doğurduğu, büyüttüğü, yetiştirdiği, siyaset sahnesine saldığı ve 80 milletvekili ile meclise girmesini sağladığı, öz be öz evladıdır. AKP'den geriye miras olarak HDP kalacaktır.Oslo'da birlikte masa kurmuş, Habur rezilliklerini birlikte hayata geçirmişlerdir. Bebek katilinin yattığı ini parti genel merkezine dönüştürmek, bu caniye arkadaş göndermek, spor yapma imkanı sağlamak, televizyon hediye etmek, AKP'nin üçüncü iktidar dönemindeki en övündüğü icraatlarıdır. İmralı canisinin her istediği, iki parti için de emir sayılmış ve gereğini yerine getirmek konusunda birbirlerini tamamlayarak yürümüşler ve sonucunu Dolmabahçe'de imzaladıkları Sevr anlaşmasıyla bütün dünyaya ilan etmişlerdir. PKK'nın ve dolayısı ile HDP'nin her istediğini verdiklerini itiraf eden, bizzat sayın Erdoğan'dır. PKK'nın isteyip de AKP'nin vermediği hiçbir şeyin kalmadığını milletvekilleri büyük bir gururla televizyonların canlı yayınlarında anlatmış, gazete köşelerinde servis etmişlerdir.
                                            
SİYASİ FITRATLARINA UYGUN

          17-25 Aralık'ı soruyorsanız, açın arşivlere bakın. HDP'nin bu konuyla neredeyse hiç ilgilenmediğini, sadece AKP'yi elde tutmak için bir stepne olarak kullandığını, çok net biçimde göreceksiniz. Erdoğan'ın başkanlık dayatmasına HDP karşı çıkmış gibi görünse de, PKK bunun kendileri açısından bir sorun oluşturmadığını defalarca açıklamıştır. Hatta bebek katili bu konuda güvence dahi vermiştir. AKP ile HDP'nin koalisyon oluşturması neresinden bakılırsa bakılsın, her iki partinin kimyasına da, siyasi fıtratına da son derece uygundur. Bize sorarsanız, bakanlıkların paylaşımından başka aralarında bir sorun yoktur.  
                                      
CUMHURBAŞKANI OLDUĞUNU HATIRLADI

        AKP ile HDP'nin bir araya gelmesinin önündeki tek sorun, Türk milletinin gazabından duyulan korkudur. Bu korkunun neler yaptırdığını ve AKP'yi nasıl hizaya soktuğunu bütün dünya görüyor. Çözülme sürecinde özel görev üstlenen akıllı adamların araziye uymalarını ve AKP'nin, 7 Haziran'da yenilen tokadın acısıyla, öz evladı olan HDP'ye neler söylediğini hayretle izliyoruz. Özellikle sayın Cumhurbaşkanının açıklamaları çok çarpıcıdır. Seçimlerin öncesinde kükreyen, milletten 400 milletvekili isteyen, muhalefet liderlerine etmediği hakareti bırakmayan sayın Cumhurbaşkanı, birdenbire Anayasayı, teamülü ve her şeyin kendi mecrasında akmasını hatırladı. AKP kaybetmeseydi, özellikle 400 milletvekili talebi yerini bulsaydı, sayın Cumhurbaşkanı bunları hatırlayacak mıydı? Bu sorunun cevabını herkesin kendi vicdanına bırakıyorum. Her şeyin kendi mecrasında akmasının önündeki en büyük engel Sayın Cumhurbaşkanı olmuştur.
                                       
YÜZDE 52, YÜZDE 40'A İNDİ

          Mevcut Anayasaya göre yüzde 50'nin üzerine çıkmak, Cumhurbaşkanı seçilebilmek için asgari şarttır. Bunun altında bir oyla zaten o makama oturamazsınız. Sayın Erdoğan gerekli oyun çok az üzerine çıkabilmiştir. Millet açık ve net şekilde, Erdoğan'a "Cumhurbaşkanı ol, orada kal. Bunun dışına çıkma" mesajı vermiştir. Fakat özellikle seçimlerin öncesinde bunu böyle anlamayan ve "millet bana yetki verdi, ne istersem yaparım, Anayasa dinlemem" havalarında olan Sayın Cumhurbaşkanı, milletin yüzde 52'yi yüzde 40'a indirdiğini görünce paniklemiştir. Bizi böyle değerlendirme yapmaya iten sebep bizzat Sayın Cumhurbaşkanının seçim öncesindeki tavrı ve tarzıdır. 7 Haziran seçimlerini bir Cumhurbaşkanlığı güven oylamasına dönüştüren, bizzat Sayın Cumhurbaşkanıdır. Seçim meydanlarında söyledikleri karşılık bulsaydı, şimdi başka şeyler söylüyor olurdu. Oluşturduğu fiili durumu çok daha ileri götürmek için çoktan harekete geçerdi.
                                 
KRİZİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRME ÇABASI

        Liderlerle görüşmek, her şeyin mecrasında devam etmesini sağlamak, herkesin görüşünden istifade etmek, seçim sisteminin adaletsizliğinden dem vurmak sayın Cumhurbaşkanı için olumlu gelişmeler olsa da, insan yine de, "AKP kaybedince mi bunlar aklınıza geldi?" diye sormadan edemiyor. Kaldı ki, bunu soruyoruz ve cevabını da biliyoruz. Sayın Erdoğan yeni durumun farkındadır ve krizi fırsata dönüştürmek için hiç zaman kaybetmemiştir. Kendi çabalarıyla oluşturulacak bir koalisyonla birlikte hem, "krizi çözen" adam olarak öne çıkıp, en azından yanaşma ve beslemeleri tarafından yeni bir algı operasyonuyla durumunu pekiştirmek isteyecek, hem de seçim öncesinde oluşturduğu fiili durumu kalıcı hale getirmenin alt yapısını tamamlayacaktır. Baykal görüşmesi ve CHP'nin açtığı kapılar, ümitlerini arttırmış görünüyor.
                                        
 MHP'NİN DURUŞU

          Neler olup bittiğini ilk dakikadan itibaren fark edip, Türkiye'yi AKP girdabında yeni maceralara sürüklenmekten kurtaran lider yine sayın Devlet Bahçeli olmuştur. Yaptığı bütün açıklamalar yerini bulmuş ve siyaseti doğru bir mecraya oturtmuştur. MHP'nin duruşu çok net ve açıktır. Bu durum hesapları bozulanları çok rahatsız etmiştir. MHP üzerinde yeni senaryolar yazıldığını, CHP'nin de içinde olduğu yeni projeler üretildiğini ibretle izliyoruz. Milletin AKP'yi neden alaşağı ettiği gayet açıktır. Türk milleti, 17-25 Aralık'a, Anayasa ihlallerine, ihanet projelerine "dur" demiştir.  MHP haklı çıkmış ve söyledikleri karşılık bulmuştur. Dolayısı ile MHP'nin koalisyon şartları bellidir ve çok kesindir. Sicilleri MHP ile ortak olmaya uygun olmayanlara tavsiyemiz, kendi öz evlatları ile yola devam etmeleridir ki, bu varlık sebeplerine de çok uygundur.