13 Şubat 2013 Çarşamba

Tek seçenek var Orhan Karataş / 2013-02-13 09:13:47



Türkiye'nin içeride ve dışarıda nasıl bir amansız kuşatmaya alındığını insaf ve vicdan sahibi olan herkes görüyor ve söylüyor. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında içinden geçtiğimiz dönemi şu sözlerle ortaya koymuştur:
"Ülkemiz öyle bir devirden geçmektedir ki, yargılanmayan, çiğnenmeyen ve köreltilmeyen bir değerimiz neredeyse kalmamıştır. Tehlikeli bir kumpasın, çok aktörlü ihanet kampanyasının iz ve belirtileri her tarafta boy vermiş, her seviyede belirginlik kazanmıştır. Aziz milletimiz her yönden, her türlü kirli vasıtayla baskı altına alınmış, aklı karıştırılmıştır. Milli ve manevi, insani ve vicdani değerler adeta karaborsaya düşürülmüş, sanki defolu bir mal konumuna indirilmiştir. Olanlar, başımıza gelen fecaatler; akıl ve mantıkla izah edilemeyecek kadar çarpık bir hal almış ve yoğunlaşmıştır. Esir olmuş, teslimiyette zirve yapmış, samimiyette dibe çökmüş siyasi zihniyetler milletimizi karanlığın ve karmaşanın içine çekmiştir. Türkiye her tarafından dökülmekte, her tarafından su almaktadır. Başbakan ve hükümeti bunun için yıkım ustalığına talip olmuş ve son sürat işe koyulmuştur. Böylesi bir ortamda, millet varlığı aşındırılmakta, milliyetçilik AKP talimatlı devşirilmiş ve dününe sırt çevirmiş gafiller tarafından suçlanmaktadır."
Halının altı
Türkiye'nin AKP ile birlikte ne hallere düşürüldüğünün çarpıcı bir örneği de ABD Başkanı Obama'nın bir gazeteye verdiği röportaj olmuştur. Obama, Başbakan Erdoğan'ı küresel konularda harika bir partner olarak gördüğünü itiraf etmiş, sözde barışçıl çözüm arama çabası olarak gördüğü İmralı canisiyle sürdürülen müzakereleri alkışladığını belirtmiştir. Bunla da yetinmemiş Türkiye'nin hassasiyet taşıyan tüm iç meseleleri hakkında yorumlar yapmıştır. Şu tesadüfe bakın ki, bu açıklamalardan kısa bir süre önce de ABD Büyükelçisi yargı başta olmak üzere birçok konuda değerlendirmelerde bulunmuştu. Büyükelçiye "haddini bil" çıkışları sert tepki gösteren AKP yöneticilerinin ve "Türkiye hiç kimsenin şamar oğlanı değildir" diyen başbakanın, Obama'nın sözlerine hiçbir tepki vermemeleri, "halının altına süpürmeyin, kullanın" takdimine uygun olmasına rağmen, son derce düşündürücüdür.
 Müstemleke valisi edası
Obama'nınözellikle, "Türk liderleri, insanların çıkarlarına hizmet eden reformları ilerletmeye ve demokratik kurumları güçlendirmeye teşvik ediyorum" sözleri, kelimenin tam anlamıyla bir müstemleke valisi edasıdır ve kabul edilmesi imkansızdır. Nitekim Sayın Bahçeli bu söze çok anlamlı bir karşılık vermiş ve şunları söylemiştir: "Önce bu liderlerin berraklaştırılması gerekmektedir. Eğer biz de bunlar arasında telakki edildiysek diyeceğim şudur: Başbakan Erdoğan ve diğerlerini bilemeyiz, ama Milliyetçi Hareket Partisi'nin Türk milletinden başka hiçbir varlığın, hiçbir kişinin veya hiçbir yönetimin teşvik etmesi söz konusu dahi olmayacaktır. ABD Başkanı bizi ne zannetmektedir? Afganistan'daki, Irak'taki, Libya'daki akıtılan oluk oluk Müslüman kanlarını unutmuştur da sırayı bizi mi teşvik etmesi almıştır? ABD'deki 50 eyaletin bölünmeyeceğini, bağımsızlık derdine düşmeyeceğini garanti altına almıştır da, Türkiye'deki ihanet müzakerelerinin mi kaygısına kapılmıştır? ABD Başkanı işine bakmalı, Beyaz Saray'da beyaz düşler kurmaya, sömürgeci planlarını gözden geçirmeye ve yönetiminin katlettiği Müslümanların vebaliyle kendisine çeki düzen vermelidir. Bizim teşvikçimiz, heyecan pınarımız ve ilham kaynağımız BOP'un hain emelleri, emperyalizmin kanlı dişleri değil, büyük Türk milletidir. "
 Milli değerleri koru ve yaşat
Türkiye bu şekilde daha fazla devam edemez. Türk milleti silkinmek ve kendine dönmek zorundadır. Artık kaybedecek zaman kalmamıştır. Harekete geçmek ve Türkiye'nin içinde bulunduğu tehlikelerle dolu süreci tersine çevirmek şart olmuştur. MHP iktidarı ikaz etmek ve Türk milletini uyarmak için meydanlara inmeye hazırlanmaktadır. 9 bölgede "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" adı altında açık hava toplantıları düzenlenecektir. Bunlardan ilki, 23 Mart 2013 tarihinde Bursa'da "Kuruluş Mitingi" adıyla düzenlenecektir. Bu mitingi sırasıyla İzmir'de "Bayrak Mitingi", Adana'da "Vatan Mitingi", Erzurum'da "Birlik Mitingi", Konya'da "Türkçe Mitingi", Elazığ'da "Kardeşlik Mitingi", İstanbul'da "Demokrasi Mitingi", Samsun'da "Kurtuluş Mitingi", Ve Ankara'da "Türkiye Mitingi" takip edecektir.
 MHP'den başka çare kalmadı
Zor ve sıkıntılı bir dönemden geçtiğimiz ortadadır. Ancak hiçbir şey çözümsüz değildir. MHP lideri sayın Bahçeli'nin deyimiyle, millet varsa Türk milliyetçileri olacaktır ve olmuştur. Türk milliyetçileri varsa, emin olun millet emniyetli bir şekilde gelecek ufkuyla buluşacak ve elbette ilelebet payidar kalacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi; Türkiye'ye sahip çıkacak, Türk milletini böldürmeyecektir. Bin yıllık kardeşliği bölücü azmanlara teslim etmeyecek, Türklüğü kaderiyle baş başa bırakmayacaktır. Milli mirası birileri istiyor, birileri bekliyor ve diliyor diye çözüm hançeriyle talan edilmesine müsaade etmeyecektir. Bilinsin ki Türkiye Irak, Yugoslavya veya Lübnan olmayacaktır. MHP'nin 44 yıllık şerefli geçmişinin omuzlara yüklediği en önemli ödev iktidar olmak, Türkiye'yi temizlemek ve ayağa kaldırmaktır. Türkiye'nin sorunlar yumağından kurtulması için tek yol kalmıştır: O da Milliyetçi Hareket Partisi'nin iktidarıdır. AKP'den hesap sormanın tek bir seçeneği vardır: O da Milliyetçi Hareket Partisi iktidarından geçmektedir.





Kaynak: http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=12704