8 Ocak 2013 Salı

AKP rakam cambazlığı yapıyor


EKONOMİ / 2013-01-08 14:56:55

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, Türkiye ekonomisinin nereye gittiğini bütün yönleri ile değerlendirdi. Tanrıkulu, ''Bir yandan özelleştirme gelirleri, diğer yandan çok yüksek rakamlara ulaşan borç rakamları ve İşsizlik Fonu'nun belli bir kısmına el atılarak kullanılmasına rağmen, kamu yatırımları her geçen bütçede daha da azalmaktadır. Artık paralarımızın nereye harcandığını sorgulama zamanı gelmiştir'' dedi.
Tanrıkulu, ''Bu yüzden, ülkemizi yönetenlerin biran önce bu zamana kadar yaptıkları gerçek dışı söylemlerinden vazgeçerek, rakam cambazlığını bir yana bırakarak, gerçekleri itiraf etmeleri gerekmektedir. Ya da vatandaşlarımız siyasi tercihlerini bir kez daha gözden geçirmeleri gereklidir. Başarı ancak böyle yakalanabilecektir'' açıklaması yaptı ve uyarılarını sıraladı.
  Yavuz MÜFTÜOĞLU'nun röportajı  
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, iç, dış ve ekonomide yaşanan gelişmeleri bütün yönleri ile ORTADOĞU'ya değerlendirdi.
Röportajın dünkü bölümünde, ''AKP'nin ekonomi yönetimi hastalığı tedavi edeceğine, estetik tedbirlerle çürük dişe altın dolgu yapıyor'' diyen Tanrıkulu, ''Bu yıl da vatandaşımızın hayâlleri, hükümetin yaptığı zamlara takıldı…Geçtiğimiz günlerde açıklanan asgari ücret zam oranları tam bir fiyasko olmuştur'' açıklamaları yaptı.
Tanrıkulu, röportajımızın bugünkü bölümünde de, Türkiye ekonomisinin nereye gittiğini bütün yönleri ile ortaya koydu,
İşte sorular, işte cevaplar
ÖZELLEŞTİRDİK Mİ? GELECEĞİMİZİ DAHA UCUZA MI KIRDIRDIK?
* AKP, hükümeti ''Özelleştirme'' adı altında her şeyi peşkeş çekiyor. Bu ne kadar sürecek?
Evet geçtiğimiz günlerde köprü ve otoyolların 25 yıllık idaresinin özelleştirilmesi böyle oldu. Burada devlet 25 yıllık gelirini peşin alma yöntemine gitse de, sonuç ülkemiz açısından tam bir hüsran olmuştur. Devlet 25 yılda alacağı yaklaşık 11 milyar dolarlık gelirinden, 5 milyar 640 milyon dolar karşılığı vazgeçmiştir. Çünkü köprü ve otoyolların 2012 yılı ilk 11 aylık geliri 450 milyon dolardır. Bu şekilde özelleştirme yapılmayıp, Hazine'nin tahvil veya bono yöntemiyle borçlanmasıyla, hem daha yüksek rakamlar elde edilebilecek, hem de geri ödeme faizleri çok daha düşük olacak.
Görüleceği üzere bir yandan özelleştirme gelirleri, diğer yandan çok yüksek rakamlara ulaşan borç rakamları ve işsizlik Fonu'nun belli bir kısmına el atılarak kullanılmasına rağmen, kamu yatırımları her geçen bütçede daha da azalmaktadır.
GEÇTİĞİMİZ 10 YILLIK DÖNEME AKP AÇISINDAN BAKTIĞIMIZDA, ASLINDA CİLALI VE HORMONLU BİR DÖNEM GÖRMEKTEYİZ
* Üretimi yeterli olmayan ülkenin, döviz rezervi ekonomik büyümeye katkı sunabilir mi?
Artık paralarımızın nereye harcandığını sorgulama zamanı gelmiştir. Bu yüzden, ülkemizi yönetenlerin biran önce bu zamana kadar yaptıkları gerçek dışı söylemlerinden vazgeçerek, rakam cambazlığını bir yana bırakarak, gerçekleri itiraf etmeleri gerekmektedir. Ya da vatandaşlarımız siyasi tercihlerini bir kez daha gözden geçirmeleri gereklidir. Başarı ancak böyle yakalanabilecektir.
Bu aralar Merkez Bankası'nın rezervlerinden bahsedilerek 120 milyar doları geçtiği söyleniyor. Oysa bu tespit eksik ve yanıltıcıdır.
Merkez Bankası en son Ekim 2012 itibariyle 'Uluslararası Yatırım Pozisyonu' (UYP) tablosunu yayınladı. Bu tablo ne işe yarar derseniz, ülkenin döviz fazlası veya açığı olup olmadığını göstermektedir. Ülkenin döviz varlıkları vatandaşımızın yurtdışındaki yatırımları, parası ve yurtiçindeki döviz birikimleri ile Merkez Bankası ve bankaların rezervindeki döviz ve altın mevcududur. Ülkenin döviz yükümlülükleri ise yabancıların Türkiye'deki doğrudan ve portföy yatırımlarını, bankalardaki döviz mevduatları ile kamu ve özel sektörün kullandığı dış krediler nedeniyle oluşan toplam döviz borcudur.
AKP iktidara geldiğinde -85,1 milyar dolar olan net pozisyon, Ekim 2012 itibariyle -390,2 milyar dolara çıkmıştır. Bu bağlamda Merkez Bankası'nın altın dahil rezervleri, ülkemizin uluslararası yükümlülüğünü karşılayamamaktadır.
Yani geçtiğimiz 10 yıllık döneme AKP açısından baktığımızda, aslında cilalı ve hormonlu bir dönem görmekteyiz.
KARŞILIKSIZ ÇEK SAYISINDA CİDDî ARTIŞ VAR..
·         Karşılıksız çek sayısı patladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çek sistemi aslında ticari ödeme sisteminde de bir sıkıntıya neden oldu. İnsanların birbirine güveni kalmadığı için ticari itibarsızlaştırma olduğu için hem çek de, hem de senetlerde bir sıkıntı oldu.
Karşılıksız çek sayısında da ciddî bir artış var. Bence bunlarda 2012'de büyümenin neden yüksek gelmediğinin başka bir göstergesi olarak alınmalıdır.
Birde bunu etkileyen konulardan bir tanesi de tasarruf meselesidir. Biz 2002 sonunda yüzde 18,6 olarak teslim ettik yurtiçi tasarrufların millî gelire oranını. Şu anda yüzde 13 seviyesinde. Asıl vahim nokta bu. Tamamıyla dış tasarrufa yönelik bir politika uygulanıyor. Son 10 yılda dış finansman yoluyla sıcak para girmiş Türkiye'ye. Türkiye yapısal dönüşümünü yapamamış, tasarruf oranlarını artırmaya yönelik hiçbir tedbir alamamıştır.
YENİ BİR MODEL İLE TÜRKİYE EKONOMİSİNE HIZ VERMEMİZ GEREKİYOR
IMF'in 4. maddeye göre yazdığı son raporda, ülkemizdeki toplam tasarruf eğiliminin düşmesini onlarda önemsemişler. IMF'de tasarrufların yüzde 12'ler seviyesine düşmesini önemli bir durum olarak tespit etmiş. Çünkü iç tasarruflar yükselirse, dış tasarruf ihtiyacı ortadan kalkacak burada bir sıkıntımız var. Bence Türkiye önceden yüksek büyüme yüksek cari açık ile karşı karışaydı. Şimdi düşük büyüme yüksek açığa döndü. İlk defa böyle bir deneyim yaşıyoruz.
Daha öncekini biliyoruz gaza bastıkça fark açılıyordu. Şimdi frene bastılar buna rağmen cari açığın düşme hızı ile büyümenin düşme hızı arasında çok büyük bir fark var. İstenildiği kadar hızlı düşmüyor cari açık. Bunun artık nerede duracağı belli değil. Belki artık yeni bir modeli konuşmanın zamanı geliyor. Bence burada neresinden bakarsak bakalım bu sorun yapısal bir sorun ve bu sorunu palyatif tedbirlerle çözmemiz mümkün değil. Orta vadede yapısal reformların kapısını çok ciddî bir şekilde aralayıp, yeni bir model ile Türkiye ekonomisine hız vermemiz gerekiyor.
*MHP olarak ülkemiz için ne öngörüyorsunuz?
2013'ü ve önümüzdeki yılları kurtarmak için yeni bir büyüme modeli ve yeni bir üretim sistemi öngörüyoruz. Sanayinin ön plana çıkmasını sağlayacak, yatırım iklimini daha rahatlatacak tedbirler alınıp, ekonomik araçların ortaya konması lâzım. Bu araçlardan biri teşvik sistemidir. 5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Kanunu 2012'de sona erdi.
Bu geçiş sürecindeki şikâyetler halen giderilmemiş, girişimcimiz yine sıkıntılarıyla tek başına bırakılmıştır. O kadar yanlış şeyler yaptılar ki, iki komşu il bir birine düşman oldu. Fabrikalar bir ilden sökülüyor, öteki ile gidiyor. Buna da yeni yatırım diyorlar. Halbuki katma değer artırımına ve ileri teknolojiye yol açacak yatırım yapılması lâzım. Şimdi ki yeni diye sunulan teşvik sisteminde; örneğin Diyarbakır'da peynir mandırası için kurulan teneke fabrikası en üst teşviki alabilirken, İzmir'de yüksek teknolojili bir tesise ise daha az teşvik veriliyor. İkisini ayırmak lâzım. Bölgesellikten ziyade ürün bazına indirilecek, ürün desenini artıracak bir sisteme gitmek gerek. Ayrıca bu teşvik sisteminin KOBİ ayağı da eksik kalmıştır. KOBİ'nin olmadığı bir teşvik sisteminin hedefine ulaşması beklenmemelidir.
ÜLKEYİ YÖNETEN MAKAMLARIN İNANDIRICILIĞI KALMAMIŞTIR…
On yıldır ülkemizi yönetenler, yeni bir kalkınma ve üretim modeli sunamamışlardır. Bu yüzden, bulundukları makamlarının inandırıcılığını yitirmiş olduğunu düşünüyorum. Bir ülke ne kadar çok üretirse, o kadar büyür. Sanayileşmemizi tamamlamak ve küreselleşmeye yön vermek için, öncelikli olarak ülkemizin ve sanayimizin ihtiyacı olan yeni politika ve stratejileri oluşturmalıyız. Yeni politika oluşturmanın da ön şartı, mevcut durumu tam ve doğru olarak tespit edip, geleceğe dönük ayakları yere basan projeler yapmaktan geçer.
Biz projelerimizi hazırladık ve Milletimizden artık bu güzel Ülkeyi yönetme vizesini bize vermesini bekliyoruz.
Bu yüzden Milletimizin spot ışıklarının çevrildiği illüzyoniste değil, karanlıkta kalan hakikâtlere dikkat etmesini istiyoruz...
http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=26928