22 Nisan 2013 Pazartesi

Ahmetli’de Coşkuyla Kutlanan “Kutlu Doğum Haftası”yla İlgili İlçe Müftüsü Emre ÖNAL açıklama Yaptı.


Ahmetli Gündem/22.04.2013

             İlçe Müftülüğü ve çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen ve yoğun ilgi gören  “Kutlu Doğum Haftası” Ahmetlide coşkuyla kutlandı.

            Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)'in dünyaya gelişinin 1442. yıl dönümü münasebetiyle Ahmetli İlçe Müftülüğü ve çeşitli kuruluşlar  tarafından düzenlenen; Ahmetli’de hafta boyunca coşkuyla kutlanan “KUTLU DOĞUM HAFTASI” ile ilgili proğramlar hakkında İlçe Müftüsü Emre Önal bilgi verdi, açıklamalarda bulundu.
            Kutlu Doğum Haftası Proğramlarıyla ilgili bilgi veren İlçe Müftüsü:


2013-04-22 12:47
“14-20 NİSAN 2013 TARİHLERİ ARASINDA İLÇEMİZ GENELİNDE KUTLANAN KUTLU DOĞUM PROGRAMLARI

1-                     Eğitim Gönüllüleri Derneğinin 13 Nisan 2013 tarihinde Cumartesi günü saat 14:00 ‘te bayanlara yönelik belediye düğün salonunda program yapmıştır.

2-                     Turgutlu İmam-Hatip Lisesi 17/04/2013 Çarşamba günü belediye düğün salonunda program yapmıştır

3-                     Şehit Hakkı Erdoğan Ç.P.Lisenin Kutlu Doğum Programı 18/04/2013 tarihinde kendi konferans salonunda yapılmıştır.

4-                     Alahıdır Köyü ile Gökkaya Beldesinde 18/04/2013 tarihinde bayanlara yönelik Kutlu Doğum programı yapılmıştır.

5-                      Müftülük Kur’an Kursu Öğrencilerinin 19/04/2013 tarihinde Cuma günü saat 14:00 ‘te belediye düğün salonunda bayanlara yönelik program yapmıştır.


6-                     Ahmetli Ülkü Ocaklarının 19/04/2013 tarihinde Cuma günü belediye düğün salonunda program yapmıştır.

7-                     İlçe Müftülüğümüz Ali Rıza Cami Parkında 20/04/2013 tarihinde 19:30 da Ahmetli genel kutlu doğum programı yapmıştır.”bilgisini verdi.

Ahmetli Müftüsü Emre Önal Kutlu Doğum Haftası ile ilgili olarak şu değerlendirmeleri yaptı:

              “Yaratıkların en şereflisi olan insanın ilk ve ana görevi yaradanı tanımak ve sadece O’na kul olmaktır. Kur’ân ifadesiyle insanların ve cinlerin yaradılış gayesi de budur. Allah’dan sonra en değerli varlık insandır. Çünkü hür iradesiyle Yaradana kulluk yapan yegâne varlık odur. Kur’ân tabiriyle “ahsen-i takvim” üzere yaratılmıştır. Halifedir, mükerremdir. Mertebesi bu derece yüce olan bir varlığın, kendi dengi veya daha aşağı bir varlığa kul olması sahip olduğu makama ve şahsiyetine hakarettir. İnsan kendisini değersiz kılmaya hakkı yoktur. Şurası iyi bilinmelidir ki onurlu olarak yaratılan insanı onurlu veya onursuz kılan temel ölçüt de davranış ve amelleridir. Davranışları, amelleri kendisini onurlandırmayan kimseyi haricî hiçbir aidiyet onurlandıramaz. İnsan, ırk, renk, zenginlik, soy-sop gibi maddî, izafî ve geçici ölçülere göre değerlendirilmemelidir.

Bununla birlikte, son iki yüzyılda, ayrımcılık, ötekileştirme, ırkçılık, şiddet, işkence, terör, savaş, gelir adaletsizliği, zulüm, sömürgecilik, eğitim eşitsizliği, emeğe saygısızlık, istismar, faiz, kürtaj, açlık ve kıtlık gibi onur kırıcı küresel sorunların kıskacındaki insanlık, tarihte görülmemiş bir sınavdan geçiyor. 21. asır modern bir cahiliyye asrıdır.  Allah (Rabb), insan (kul) ve eşya (dünya) dengesinin bozulduğu, hazzın ve insanın kendisinin tanrılaştırıldığı, her şeyin sınır tanımadan tüketildiği,  insanın Rabbine ve kendine yabancılaştığı bir asırdır.
İşte bu sebeple Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru” temasının hem ülkemiz insanının hem de bütün insanlığın gündemine taşınması son derece önem arz etmektedir.
Neden insan onuru? Özeleştiri yaparak, suçu başkalarına atmadan, belki bütün İslam âlemi olarak şunu sorgulamamız lazım: Neden bizim dindarlığımız bizi onurlandırmıyor, neden Müslümanlar arasında cehalet bu kadar yaygın? Bugünümüze gelirken bizi biz eden değerlerden, neleri bıraktığımızı ve kaybettiklerimizi neden düşünmüyoruz? neden hala İslam dünyasında insanların iradeleri üzerinde hegemonya kuran yönetimler var, neden zulme rıza gösteriyoruz? Neden birbirimize sahip çıkmak yerine birbirimize sırt çeviriyoruz? Neden izzet ve onuru Allah’ın yanında aramak varken, başka yerlerde arıyoruz? İslam dünyasının da olması gereken yerde olmadığı, bunun da ayrı bir handikap olduğunu unutamayız.  Müslümanların izzet ve itibara yeniden kavuşması ve insanlığın kurtuluşuna vesile olabilmesi için Hz. Muhammed'in (sav) sünnetini yeniden hayatına hayat kılmaya mecbur ve mahkum olduğu âşikardır.  Zahiri dindarlaşma ile batınî dünyevileşmenin at başı seyrettiği bir ortamda  asıl hırpalanmanın Müslüman ruhunda, kimliğinde ve bilincinde cereyan ettiğine, en çok da İslam’ın izzetinde büyük sarsıntılar yaşandığına şahit olmaktayız.

              Yüce Rabbımızın Münâfikûn suresindeki müjdesini unutmamalıyız: “İzzet (şeref)  Allah’ındır, Rasûlünündür ve mü’minlerindir.” (Münâfikûn, 63/8). Burada yüce Allah Peygamberini ve mü'minleri kendisi ile birlikte anıyor ve kendisine özgü olan şereften onlara da bahşediyor. Hiç kuşkusuz bu, olağanüstü dereceye sahip bir bağıştır ve ancak ulu Allah bu bağışta bulunabilir. Yüce Allah'ın peygamberini ve mü'minleri yanına alıp "işte biz! ve işte şereflilerin bayrağı. En üstün saf budur" demesinden daha büyük, daha onurlandırıcı bir bağış var mıdır? Allah üstünlüğü, şerefi imanın ikizi olarak mü'minin kalbine yerleştirmiştir. Bu üstünlük, bu şeref Allah'ın üstünlüğünden, şerefinden kaynaklanır. Müslüman olarak Allah'ın takdiri ile o Nebi'ye (sav) ümmet olduğumuzu hatırlayıp, "İliklerimize kadar bunun hazzını, mutluluğu yaşamalıyız. Böyle bir peygambere ümmet olarak Allah bizi seçmiş, lütfetmiştir. Bununla beraber, insanoğlunun bu onurlu mevkiini ve izzetini koruyabilmesi, belirli sorumlulukları yerine getirmesi şartına bağlanmıştır ki bu husus unutulmamalıdır. Çiğnenen insan onurunu yeniden sağlamanın yolu da, izzeti, Allah ve Rasulünün getirdiklerinde aramaktan geçer.

         Peygamber Efendimizin (sav) “Kevserin başında sizi bekliyorum” diyerek bize adres gösterdiği Kevser havzının başında Peygamber Efendimizle beraber olmayı  Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

         Bir hafta boyunca Ahmetlimizde yapılan coşkulu Kutlu Doğum programları için herkese teşekkür eder, hayırlara vesile olmasını Yüce rabbimden niyaz derim.” Dedi.